C- TAMAMLAYICI BİLGİLER
BİRKAÇ BİÇİMİ BULUNAN ATASÖZLERİ:
Atasözlerinin donmuş birer kalıp olduğunu söylemiştik.
(Bkz. 1, A, 1). Kimi atasözlerinin birkaç kalıbı bulunduğunu da belirtmek
gerekir. Bu kalıplardan her biri ayrı ayrı atalarsözü olarak tanındığından
değişiklikler donmuş olma kuralına aykırı sayılamaz. Örneğin:
Denize düşen yılana sarılır.
sözünün:
Denize düşen yosuna sarılır.
biçimi de vardır. Ama denize düşen balığa (ya da samana)
sarılır gibi bir biçimi yoktur.
Ayağını yorganına göre uzat.
sözü ise, sözcüklerin sırası değişmiş olarak:
Yorganına göre ayağını uzat.
biçiminde de söylenir. Bu ikiden başka biçimde söylenmez.
BÖLGELERDE DEĞİŞİK BİÇİMLER:
Kimi atasözleri, ayrı ayrı bölgelerde değişik biçimler almış olabilir. Bu
da yukarıdaki kuralın bozulmuş olması demek değildir. Bu gibi atasözlerinin
o bölgelerde kalıplaşmış özel biçimi var demektir. Örneğin:
Keskin sirke kabına zarardır.
Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.
sözleri kimi bölgelerde:
Keskin sirke küpüne zarar.
Aç tavuk düşünde (rüyasında) darı görür
biçimlerindedir.
ÖZEL BİR AMAÇLA UZATMAK:
Kısa ve özlü olmak, atasözlerinin özelliklerinden olmakla
birlikte (Bkz. 1, A, 2) kimi atasözleri -başka bir özelliği sağlamak için-
kavramı anlatmaya yetenden artık sözcük ile söylenmiş de olabilir:
El elden üstündür.
sözü, düşünceyi anlatmaya yeterken, buna:
arşa varıncaya kadar.
parçasının eklenmesiyle ikinci biçimde de kullanılan atasözü gibi.
Başka bir örnek: En kısa anlatım kılığını:
Ayıpsız yar olmaz.
kalıbı içinde bulunan sözün atasözü kimliğini almış biçimi,
daha uzun olarak:
Ayıpsız yar isteyen yarsız kalır.
Söz uzamıştır, ama o kısa anlatımlı kuru mantığın inandırıcılığını, etkinlik
ve güzelliğini de uzatma öğeleri sağlamıştır.
GENEL KURAL GİBİ OLANLAR:
Bütün atasözlerinin birer genel kural niteliğinde olduğunu yazmıştık.
(Bkz. 1, B). Bazı atasözleri genel kural gibi söylenmiş olduğu halde
gerçekten genel kural değildir. Örneğin:
Kör ölür, badem gözlü olur; kel ölür, sırma saçlı olur.
Gelen gidene rahmet okutur.
sözlerinin genel kural oldukları söylenemez. Bu gibi sözlerde sık sık
rastlanan durumların genelleştirilmiş olduğu görülmektedir.
Genelliğine düşüncemizle sınır çizdiğimiz, her vakit değil
zaman zaman böyle olduğunu kabul ettiğimiz atasözlerinden kimisinin eski
biçiminde bu genelliğin hangi koşula bağlı bulunduğu söz içinde
belirtilmiştir. Nitekim bugün:
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da.
biçiminde söylediğimiz atasözünün, 15. yüzyılda yazılmış
olan Atalar Sözü kitabındaki biçimi şudur:
İyilik bilmeyen katında su getirenle senek sıyan biridir.
|