Abakay: Bir Türk boyunun adı
Abay: Ustalık, beceri, hüner
Acarbay: Güçlü ve zengin kimse
Acar: Güçlü, yiğit, atılgan, gözüpek, çevik, tezcanlı, açıkgöz, zeki, yeni
Acarbey: Güçlü bey
Acaralp: Güçlü, yiğit
Acarer: Yiğit erkek, yürekli er, gözüpek erkek
Acarkan: Güçlü, gözüpek, atılgan
Acaröz: Özü yiğit, özü güçlü, yiğit kimse, yiğit özlü
Acarsoy: Yiğit soy, güçlü soy, gözüpek soy
Acartürk: Yiğit , gözüpek güçlü , becerikli , çalışkan Türk
Acatay: Güçlü tay
Acun: Sonsuz uzay içindeki gök varlıklarının tümü, dünya, evren
Acunal: Evrenle, dünya ile ilgili, evrensel
Acunalp: Dünya yiğidi
Acuner: Dünya eri, dünya yiğidi
Acunseven: Dünyayı seven, evreni seven
Açıkalın: Alnı açık kimse, açık alınlı kişi, temiz kişi
Açıkgün: Güneşli gün, bulutsuz gün
Adal: İyi bir ün kazan, adın yayılsın
Adalan: Adı bilinen, tanınan, iyi ünü olan
Adalır: Adlanır, ad alır, bilinir
Adar: Uygur metinlerinde geçen bir Türk adı, olgunluk, erginlik, süre zaman, omuzdaş
Adaş: Adları eş olanlar, aynı adı taşıyanlardan her biri, kardeş, edinilmiş olan, arkadaş
Adıgün: (Gündüz doğan çocuğa verilir) adı aydınlık, gün gibi olan
Adısönmez: Adı sürekli olarak yaşar, adı sürer gider, kuşaktan kuşağa sürer
Adıvar: Adı yok değil adsız değil, adlandırılmış
Adsay: 1434'te öldüğü bilinen Moğol hakanlarından biri
Afşar: Eli çabuk, çabuk iş gören, Oğuz Han'ın oğullarından birinin adı, Türkmenlerin bir boyunun adı.
Afşın: Bkz. Afşin
Afşin: Tuğrul bey ve Alpaslan döneminde Anadolu'nun ele geçirilmesinde yeri olan ünlü Türk komutanı, savaşlarda kullanılan, giysi, kargı
Ağa: Büyük kardeş, ağabey, köy ve kasabalarda büyük toprak sahibi olan varlıklı kimse, eski Türklerde kimi örgütlerin başında bulunanlara verilen san
Ağabay: Ağa ve çok varsıl kimse
Ağan: Geceleri gökte, ara sıra, hızla akıp gittiği görülen ışıklı nokta, göktaşı, akanyıldız
Ağaner: Akanyıldız gibi güzel er, akaner
Ağarantan: Işımakta olan sabah vakti, sabahın erken vakti, tan vakti, güneş doğmadan önceki vakit
Ağca: Rengi beyaza yakın, beyazca akça,
Ağçelik: Çok iyi su verilmiş, çelik, ak çelik
Ağer: Temiz kişi, temiz erkek, ak er
Ağırtaş: Ağırlığı çok olan taş, ağırbaşlı kimse
Ağış: Su buharının havaya çıkış durumu, yükseliş
Aka: Büyük, saygıdeğer kimse,ağa
Akabay: Ağa, varlıklı kimse, ağabay
Akabey: Varlıklı kimse, ağa ve bey
Akad: Mezopotamya'da kurulmuş çok eski bir devlet, temiz ad, iyi ad
Akadlı: Adı ak, soyu temiz
Akal: Beyaz ve al
Akalan: Ak alan, ak meydan, beyaz alan
Akalın: Temiz alın, açık alın, ak alın
Akalp: Ak yiğit, ak er, temiz yiğit
Akaltan: Hem beyaz hem al sabah vakti
Akaltın: Beyaz altın, ak altın
Akan: Akıp gitmekte olan
Akanay: Akıp giden ay
Akaner: Akıp giden yiğit
Akansu: Akıp giden su
Akant: Beyaz yemin, ak yemin
Akar: "Akmak" eylemini yapar
Akarca: Akıp giden su, akan su, akarsu
Akarçay: Akıp giden su, akıp giden çay
Akarsel: Akıp giden sel.
Akarsu: Dere çay, ırmak gibi akıp giden suların genel adı
Akartuna: Akıp giden Tuna Irmağı
Akartürk: Su gibi akıcı Türk
Akasoy: Ağa soylu, soyunda ağalık bulunan kimse ağa soyu
Akat: Bkz. Akad
Akata: Temiz ata, namuslu ata, lekesiz ata
Akatay: Temiz ve herkesçe bilinen kimse
Akay: Parlak ay, aydınlık, ışık ay, kuzey Türklerinde erkek çocuklarından büyüğe verilen ad, ağa
Akaydın: Temiz ve aydınlık, ak aydınlık
Akba: Sazlık, bataklık, ağba
Akbal: Ak renkte bal, beyaz bal, bir tür tatlı
Akbaran: Ak güç
Akbaş: Tane tutamamış ekin, başağı, bir tür ak buğday, şahinden büyük bir av kuşu
Akbaşak: Ak başaklı buğday, ak buğday, gözü ekilen, kabuğu beyaz, yumuşak bir tür buğday, ince ve sık yapraklı ak çiçekli yabanıl bir ot
Akbatu: Temiz ve güçlü
Akbatur: Namuslu ve yiğit
Akbay: Namuslu ve varsıl, Mısır Türk Kölemenlerinden bir kişi
Akbayar: Namuslu, temiz ve yüce
Akbeğ: Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey
Akbek: Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey, ak beğ
Akbel: Ak, beyaz, ile "bir dağın iki tepesi arasında geçit veren çukurca yer anlamına gelen "bel" sözcüğünden oluşan bir ad
Akbilge: Lekesiz ve bilge, temiz bilge
Akbora: Ak yel, ak fırtına
Akbudak: Ak renkli budak
Akbulut: Beyaz bulut, pamuk bulut
Akburç: Ak renkli ak renkli kale burcu
Akburçak: Bir metre boyu olabilen bir burçak türü
Akcan: Temiz can
Akça: Oldukça ak renkli, beyaza yakın, beyazca
Akçakaya: Oldukça ak renkli kaya, beyazca kaya
Akçakıl: Ak renkte küçük taş, akarsu kıyılarındaki ak renkli küçük taş
Akçal: Ak renge yakın, beyaza yakın beyaza çalan
Akçalı: Beyaz çalı, paraya bağlı, para ile ilgili, parası olan zengin
Akçasu: Ak su, duru su
Akçay: Duru çay, ak su
Akçayel: Anadolu'nun kimi yerinde kuzeyden, kimi yerinde de kuzey batıdan esen yel
Akçınar: Bir çınar türü
Akçıl: Beyaza yakın, beyazı çok, içinde ak renk bulunan, kırçıl
Akçit: Ak güneş, aydınlık yüz, ışıklı yüz
Akdağ: Anadolu'nun kimi yerlerindeki dağların adı, ak renkli dağ
Akdal: Beyaz dal
Akdamar: Beyaz damar, akan damar
Akdemir: Dövme demir
Akdeniz: Ülkemizin güneyindeki deniz
Akdoğan: Kıvrık ve kısa gagalı, yırtıcı bir kuş
Akdoğdu: (beyaz tenli doğan bebeğe verilir) ak tenli doğan kimse
Akdoğmuş: Akça pakça doğmuş, beyaz tenli doğmuş
Akdoğu: Beyaz şafak, ak ışıklı doğu
Akdora: Ak renkte dağ tepesi, ak doruk
Akdoruk: Beyaz renkte, ağaçsız dağ tepesi
Akduman: Beyaz duman
Akdur: Ak ve dur, akıp git ve dur, akıp dur, sürekli olarak ak
Aker: Namuslu yiğit
Akergin: Ak ve olgun
Akersan: Yiğit sanlı
Akersoy: Namuslu ve yiğit soylu
Akgiray: Temiz ve yaraşır
Akgüç: Namuslu ve güçlü
Akgün: Aydınlık gün, mutlu gün
Akgündüz: Aydınlık gündüz
Akgüner: Aydınlık sabah vakti
Akgüngör: Aydınlık günler gör
Akhan: Ak soylu han
Akı: Eli açık, yiğit, ağa, kardeş
Akıalp: Eli açık, yiğit, yiğitler yiğidi
Akıman: Eli açık, yiğit, yiğit kimse
Akın: Düşman ülkelerine yapılan saldırı
Akınalp: Akın yiğidi
Akıner: Ekın eri, akın yapan er
Akıneri: Akın yapan yiğit, akıncı yiğit
Akıntan: Tan vakti, tanyeri ağarırken yapılan akın
Akkor: Işık saçan aklığa varıncaya değin ısıtılmış olan, beyaz kor, beyaz ateş
Akköz: Ak renkte göz, ak kor
Akman: Lekesiz, temiz kimse, temiz ak, güzel, ak alımlı
Akmaner: Lekesiz yiğit, ak alınlı kimse
Akmeriç: "Ak gibi Meriç" duru sulu meriç
Akmut: Lekesiz ve mutlu
Aköz: Özü ak, temiz,
Akpolat: Ak çelik, Manas Destanı'nda geçen bir ad
Akpulat: Bkz. Akpolat
Aksal: "Birçok kalın direğin yan yana bağlanmasıyla yapılan, düz ve korkuluksuz deniz ya da ırmak taşıtı" demek olan "Sal" ile "ak"tan oluşmuş bir ad
Aksan: Temiz, lekesiz ün
Aksay: Ak renkte yassı ta, boz renkli kayalık yer
Aksel: Beyaz sel
Aksın: Akıp gitsin, aksın gitsin, doğrusun temizsin
Aksoy: Temiz soy, lekesiz soy
Aksu: Kayalardan sızan tatlı ve duru su, Anadolu'da birçok akarsu ve yer adı
Aksungur: Atmacaya benzeyen bir kuş, akdoğan
Akşın: Teni ve kılları ak renkli kimse
Akşin: Bkz. Akşın
Akşit: Işıklı yüz, aydınlık yüz, Güneş, gün yüzlü, kutlu, uğurlu
Aktaç: Gelin tacı
Aktan: Aydınlık sabah vakti, avlu, evin önündeki açıklık
Aktaş: Beyaz taş, kireçtaşı
Aktay: Beyaz tay; Toktamış Han'ın başkomutanı, Kırgızlardan bir boyun atası
Aktekin: Ak şehzade
Akter: Beyaz ter
Aktimur: Dövme demir, akdemir
Aktolga: Ak kargı
Aktuna: Duru tuna, berrak Tuna
Aktün: Aydınlık gece, ışıklı gece
Akün: Iyi ad, temiz ad, temiz ün
Akünal: Temiz ün sahibi ol
Akyel: Güneyden esen yel, lodos, (kimi yerde) doğudan esen yel, (kimi yerlerde) kuzeyden esen yel, poyraz
Babür:Türkistan'da yaşayan bir tür kaplan, Büyük Moğol Devleti'ni kuran hükümdarın adı Badak :Ufak tefek, ufak yapılı Badakalp: Ufak tefek yiğit Bagatur: Yiğit, kahraman, batur, alp, bahadır Bağatur: Bkz. Bagatur Bağdaç: Bağdaşan, uyuşan dost Bağış: Bağışlanmış olan şey, (mecaz olarak) Tanrı'nın bağışladığı kimse Bahadır: Yiğit, batur Balamir: M.Ö. 475 yıllarında Don Irmağı'nı geçerek Rusya'yı alan, Tuna kıyılarına dek dayanan bir Türk hükümdarı Balatekin: Küçümen ve biricik, küçük şehzade Baldaş: Bal gibi tatlı, taş, gibi sağlam, sert Baler: Bal gibi tatlı kimse, bal gibi erkek, yiğit Balı: Türk erenlerinden biri, mezarı Sofya'da bulunan Balı eren. Balım: Bektaşiliğe düzen veren Balım Sultan'ın adı; bal gibi olanım, tatlım Balkı: Şimşek, ışık, parlayış, çok güzel Balkır: Işıl ışıl parıldar, ışık saçar Baltaş: Balı gibi tatlı taş gibi sağlam, sert Bangu: Çığlık, tiz, ses, yüksek ses, bağırtı, yankı Barak: Çok akıllı kimse, Sarı Saltık'ın mürütlerinden Barak Baba'nın adından; vaktiyle Gaziantep yöresinde yerleşmiş olan bir aşiretin adı; Nizip ilçesine bağlı bucak ki adını buraya yerleşmiş Barak aşiretinden alır. Baran: Durağanlığı harekete çeviren etken, direnci kıran ya da Direnç doğuran özellik, güç, ulu, yüksek Baranalp: Güçlü yiğit Baransel: Güçle ilgili, güçlü sel Barçın: Süslü ipekli kumaş Barın: Güç, baran; Moğol döneminde Orta Asyada'ki büyük Türk boylarından birinin adı Barış: Savaştan ya da dargınlıktan sonra, iki yanın uzlaşması, anlaşması Barışkan: Barışsever, barış düşkünü Barışta: Barış zamanı doğmuş olan Barkın: Görmek, gezmek ereğiyle yolculuklar yapan kimse, gezgin Barlas: İyi savaşa, savaşçı yiğit Bartu: En eski Türk hanlarından birinin adı Bartunç: Güçlü tunç Baskan: Düşmanı alt etme, yengi Baskın: Beklenmedik bir zamanda yapılan saldırı, sıcak sisi, sağlıklı üstün Başağa: Ağaların başı, kıdemli Başak: Buğday, arpa gibi ürünlerin tanelerini taşıyan başları, koçanları Başar: Gereken biçimde bitir, yapacağın işte başarıya ulaş Başaran: Yapacağı işte başarıya ulaşan, işi gereken biçimde bitiren Ereğine ulaşan Başarı: Başarılan iş, bir işte ulaşılan isteğe uygun sonuç Başat: Hepsinden üstün, benzerlerinden üstün, egemen, en başta gelen Başay: Ilk ay Başbay: Çok varsıl kimse, baş zengin Başdoğan: İlk doğan Başeğmez: Güçlü, başeğmeyen, yenilmez Başer: Başta gelen kimse, başta gelen er Başhan: Hanların başı Başkal: Her zaman baş kalasın Başkan: Baş olan kimse, bir topluluğun başı, önder Başkut: Uğurlu kimse Başman: Ileri gelen, sözü geçen kimse, bir topluluğun ileri gelen başı Başol: Yöneten bir kimse ol
Batı: Güneş'in battığı yön Batıbek: Batı beyi Batıhan: Batının sultanı, hanı Batıray: Yiğit Ay, hem yiğit hem ay gibi Batırhan: Yiğit han Batu: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön Batuğ: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön, batı Batuğhan: Güçlü han, yiğit, yönetici Batuhan: Bkz. Batuğhan Batuk: Güçlü, alp, yiğit, bkz. Batu, batuğ Batur: Alp, yiğit, yürekli, bahadır Baturalp: Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi Baturay: Hem yiğit hem Ay gibi olan Bayar: Ulu, yüce, yüksek, büyük Baybars: Eskiden Türklerin besledikleri bir tür küçük kaplan; çok zengin ve kaplan gibi yiğit Türk Memluk İmparatorluğu'nun dördüncü sultanının adı Baybora: Hem zengin hem fırtına gibi Baycan: Zengin kimse Baydar: İlhanlı Devleti komutanlarından Baydoğan: Çok zengin doğmuş olan kimse, varsıl doğan Baydu: Hülagü'nun torunu, İlhanlı hükümdarı Bayduhan: Kutluk Devleti şehzadelerinden Baydur: Zengin ve ölümsüz olan Bayduralp: Zengin ve ölümsüz yiğit Baygüç: Zengin ve güçlü Bayhan: Zengin han Bayır: Bir tepenin eğilimli yeri, yokuş Baykal: Yaban atı, Moğolistan'da büyük bir göl, deniz Baykam: Sağaltman, sağlığa kavuşturan kimse Baykan: Soylu kimse, zengin ve soylu Baykara: Doğan türünden yırtıcı bir kuş Baykurt: Malı mülkü çok olan kurt, zengin ve kurt gibi olan Baykut: Zengin ve uğurlu kimse Baykutay: Zengin, kutlu ve Ay gibi güzel kimse Bayman: Zengin kimse Bayrav: Çok yeğin, şiddetli Bayrı: Çok eskiden bu yana var olan, Gazne hükümdarı Alptekin'in yerine geçen kimsenin adı Bayruk: Eskimiş Baysal: Kavgası dövüşü olmayan ortamın hali, dirlik düzenlik bolluk durumu Baysan: Varlıklı ve ünlü Baysu: Varlıklı ve su gibi değerli Baysungur: Şahin türüden yırtıcı bir kuş, Timur'un torunu Baytaş: Bir beye hizmet eden kimse Baytekin: Zengin ve biricik, varlıklı şehzade Baytok: Zengin ve gönlü tok, bir kırgız oymağının kurucusunun adı Baytüzün: Varlıklı ve adaletli Bayülken: Eski türk inanışına göre göğün on altıncı katında oturan barış Bedi: Bir eşi daha bulunmayan benzersiz Bedih: Çok saygın ve çok büyük bir ünü olan anlamında Bedir: Dolunay Bediz: Açık, belli, görünen. 2.Süs Bedrettin: XV. yüzyılda Anadolu'nun özgür düşünceli bilginlerinden. 2.Dinsel Işık Bedri: Dolunay Beha: Ender, zor bulunan Behçet: Sevinç, güzellik, şirinlik. Behiç: Şen güzel, güzel yüzlü Behir: Deniz Behlül: Çok gülen, şakacı 2.Hayırsever kimse Behnan: İyimser ve sempatik kişi alamında Behzat: Temiz soylu kişi 2. Doğuştan iyiliksever anlamında Beker: Güçlü, kuvvetli Bekir: Sabah erken kalkan. Bektürk: Türk geleneklerine güçlü bir şekilde bağlı olan Belek: Armağan Beler: Hun İmparatoru Attilla'nın dedelerinden Belger: Benzerlerinden ayrı olan Beliğ: Telafuzu düzgün olan Benam: Şöhretli ve iyimser kişi Benan: Parmaklar, parmak uçları Bender: Liman Bener: Kendisinin koruyucu olduğuna inanan kişi Bengialp: Yiğitliği ve kahramanlığıyla sonsuza dek anılacak olan kişi Bengibay: Saygınlığıyla sonsuza dek anılacak olan kişi Bengisan: Adı sonsuza dek anılacak kişi Bengisoy: Soyu sonsuza dek yaşayacak olan Benian: Hep beni anımsa Bentürk: Türklüğü ile övünen kişi Beran: Koç başı Berdan: Eşitliği sağlayan kimse Berge: İz Bergin: Güçlü, kuvvetli Berhan: Sağlam, güçlü kan 2.Güçlü komutan Berk: Sert, sağlam, katı 2.Yıldırım Berkal: Sağlam, güçlü, sert ol Berkan: Parıldayış, şakıma Berkant: Bozulamaz yemin 2.Sağlam, güçlü 3. Orta Asya'da sıradağlar Berkay: Güçlü ve ay gibi Berke: Kamçı, kırbaç Berkel: Güçlü el, sağlam Berker: Güçlü, sağlam erkek Berki: Çok parlak Berkin: Çok kuvvetli 2.Pekiştirilmiş Berkkan: Geçmişi sağlam olan kimse Berkman: Kişiliği sağlam olan kimse Berkok: Güçlü ok Berkol: Güçlü, sağlam ol Berksal: Güçlü, sağlam Berksan: Adı, sanı sağlam bilinen Berksay: Sert kaya Berksin: Güçlü, sağlam, kuvvetli Berksoy: Güçlü, kuvvetli soy Berksu: Sert su Berksun: Gücünü ver Berktan: Tanyeri gibi güzel ve güçlü Berkün: Sağlam ün, şan Berran: Keskin Bertan: Tan yeri gibi güzel ve güçlü kimse Berter: Üstün ve değerli kimse Besim: Sempatik insan Beşer: İnsanoğlu Beşir: Müjde getiren, güler yüzlü Betim: Bir şeyin resmi ya da heykeli 2.Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya yazı
Beyda: Çöl Beydaş: Dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet Beykan: Soylu ve zengin bir geçmişe sahip anlamında Beykara: Saygın ve sert kişi Beyrek: Çok kibar 2.Kederli Beysan: Bey, efendi 2.Zenginlik 3.ün, şöhret Beyzat: Doğuştan soylu Bihay: Bilgili Bilal: Suyla ıslatan; ıslaklık Bilan: Değerli taşlarla süslenmiş kılıç kemeri Bilge: Bilgi dağarcığı ile yücelmiş kimse. 2.Göktürk hakanı Bilgealp: Bilgili ve cesur kişi Bilgeer: Bilgili ve sözüne güvenilir kişi Bilgehan: Bilgili ve hükümdar kişi Bilgekağan: Bilgili ve savaşçı kişi Bilgen: Bilgiye doymuş kişi Bilget: Bilgiye ulaştıran yetenekli Bilgihan: Göktürk İmparator'u Bilginer: Bilgili kimse Bilhan: Bilgili olmak, yönetici olmak Bilkan: Bilgili soydan, kandan gelen Binalp: Çok yiğit, cesur kişi Biran: Aniden etkileyen anlamında Birant: Rek yemin, tek ant Bircan: Yekvücut Birce: Tek, eşsiz, benzersiz Birdal: Tel kalmış dal Birge: Her beraber anlamında Birhan: Biricik hakan, tek hükümdar Birkan: Aynı kandan, aynı soydan olan Birmen: Tek olan, eşsiz olan Birol: Bir tane olan Birsel: Biricik Birtan: Bir yerde, tan gibi. Boğaçhan: Efsaneleşmiş Türk kahramanı. dede Korkut Öykülerinde adı geçen yiğit Bolat: Çelik gibi sert Bora: Yağmur getiren fırtınalı sert rüzgar Borahan: Sert hakan Boran: Rüzgar şimsek ve gökgürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı Börteçin: Dağı eriterek Türkleri Ergenekon'dan çıkartan demirci Buğra: Erkek deve Buğrahan: İlk İslam devletlerini kuran Türk hükümdarlarından bazılarına verilen ad Bulgan: Bilge kişi Bulut: Havadaki su buharının yükselip yoğunlaşmasıyla oluşan su damlacıkları birikintisi Bumin: Göktürk devletlerinin kurucusunun adı Burak: Hz. Muhammed'in Miraç'da bindiği atın ismi Burçak: Baklagillerden mercimeğe benzer bir bitki Burhan: Bir şeyi ispat etme aracı, kanıt Burhanettin: Hak yolunu gösteren kişi 2.Hak yolunda olan Burkay: Buruk ay Büke: Pehlivan 2.Bilgili, zeki kişi 3. Ejderha Bülent: Yüksek, yüce, upuzun Bünyamin: Hz. Yakup'un oğullarından biri Bürkan: Yanardağ
Calp: Güçlü Can: İnsanın kendi varlığı, yaşam, birey kişi, ruh, güç kuvvet Canal: Can alıcı, (mecaz olarak) yiğit ol, canlar yak Canalp: Can yiğit Canay: Ay gibi güzel kimse Canber: Sert kişi, sağlam kişi, canı sağlam Candan: Özden, içten, içtenlikli, yürekten, gönülden Candaş: Can yoldaşı, arkadaş, dost, sevgili Candeğer: Uğrunda ölmeye değer Candemir: Canı demir gibi sağlam, demir gibi kimse, demir canlı Caner: Yürekten sevilecek kimse Cangür: Yaşam dolu, canlı Cansın: Çok cana yakınsın Cankat: "Cana can kat katmak"tan buyruk, ailemize can katasın Cankut: Kutlu kimse, uğurlu can Canol: "Yaşamım ol, canım ol, bana can ol" Canöz: Kişinin kendi öz canı, öz can Canpolat: Canı polat gibi sağlam, canlı, çelik gibi kimse Cansen: "Yaşam sensin, can sensin" Cansu: Yaşam veren su, can suyu Cansun: Yaşam sun, canlılık ver Cansunar: Yaşam verir diriltir Cansunay: Yaşam sun ve Ay gibi güzel ol Cantekin: Biricik can, can şehzade Caymaz: Sözünden dönmez, verdiği sözü tutar, vazgeçmez Celasun: Gürbüz, yiğit, bahadır, genç yiğit Celayir: Moğolların kollarından birinin adı Cengiz: Yılmaz, dönmez, yumuşamaz kimse, güçlü kimse, asıl adı Timuçin olan ve Büyük Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Türk hanı, Cengiz Han Ceyhan: Çukurova'daki bir ırmak ve adını bu ırmaktan alan bir ilçe Ceyhun: Orta Asya'da bir ırmak Cindoruk: Bir dağın en yüksek noktası, doruğu Coşar: Taşarak kabına sığmaz, coşkun Coşku: Olağanüstü bir biçimde kendini gösteren duygu yükselmesi, heyecan Coşkun: Coşmuş olan, kabına sığmayan Coşkunay: Kabına sığmayan ve Ay gibi güzel olan Coşkuner: Kabına sığmayan kimse, coşkun yiğit, coşkun erkek Coşkunsu: Taşmış olan akarsu Cömert: Pinti olmayan, eliaçık, gönlü yüce
Çaba: Bir işte iyi bir sonuca ulaşmak için harcanan güç
Çağ: Başı ve sonu belli olan ve bir özellik taşıyan, kimi zaman birkaç Çağa: Küçük çocuk, yavru, küçük kuş yavrusu Çağacan: Yeni bir çağ başlatan kimse, çağ açan Çağacar: Yeni bir çağ başlatan kimse, çağ açan Çağakan: Çağ, yani zaman gibi akan Çağan: Mutlu gün, bayram Çağatay: Cengiz Han'ın oğlu Çağda: Çağın içinde Çağdan: Çağın içinden Çağdaş: Aynı zamanda yaşayan, çağımıza uygun, çağımıza yaraşır Çağıl: Çağ ile ilgili, çakıl Çağın: Çağda olan, çağa uyan, çağa uygun, çağın olan Çağlar: Çağıl çağıl akar, çağıldar, çağlayarak akar Çağlasın: Çağıldayarak aksın, çağıldasın Çağlayan: Bir akarsuyun yükseklerden köpürerek düştüğü yer, çavlan Çağman: Çağdaş kimse, çağın insanı Çağrı: Birini bir yere çağırma işi, çağırma, yırtıcı bir kuş Çağrıbey: Selçuklu Devleti'nin kurucularından Çaka: Savaş baltası Çakıl: Deniz ya da akarsu kıyılarındaki yuvarlak küçük taşlar Çakır: Doğan ya da atmacaya benzeyen bir avcı kuş, ela gözlü kimse Çakırbey: Alpaslan'ın babasının adı Çakırer: Çakır kuşuna benzeyen kimse, ela gözlü kimse Çakmur: Eli sıkı kimse Çalışkan: Işten yılmayıp çok çalışan Çamer: Çam ağacı gibi güzel ve yiğit Çanga: Iyi bir soydan gelen, soylu Çapar: Durmadan koşan yiğit, atlı ulak Çapın: Çok hızlı koşabilen Çavlan: Bir akarsuyun yüksekten köpürerek döküldüğü yer, çağlayan Çavlı: Tanınmış, ünlü, Selçukluların devlet adamlarından birkaçının adı Çelebi: Bey, ağa, görgülü ve ince kimse Çelik: Su verilip sertleştirilen demir, polat Çelikel: Eli çelik gibi olan, çelik elli Çeliker: Çelik gibi sağlam kimse Çelikkan: Sağlam kan Çeliköz: Özü çelik gibi sağlam olan kimse, çelik özlü Çepni: Yürekli, yiğit, Oğuzlar'ın bir boyunun adı Çeri: Asker, yeniçeri Çetin: Istenilen yola getirilmesi, elde edilmesi zor, güç olan, Kolay olmayan, sert, sarp Çetinalp: Zorlu ve yiğit, sert yiğit Çetinel: Zorlu el, güçlü el Çetiner: Sağlam ve güçlü kimse, çetin kimse Çetinkaya: Sağlam kaya, kaya gibi çetin Çetinöz: Özü çetin kimse, çetin özlü Çetinsoy: Kolayca yenilmeyen soy Çevik: Kolaylıkla, çabuklukla davranan, hareketleri hızlı, canlı Çeviker: Hızlı yiğit Çeviköz: Özü çevik olan, çevik kimse Çevren: Gökyüzünün yerle birleşmiş gibi olduğu yer, göz erimi, ufuk Çınar: Boyu otuz metreyi bulan, uzun yıllar yaşayan, geniş yapraklı ağaç Çınay: Gerçek Ay Çıray: İnsan yüzü Çoğaş: Isı ve ışık kaynağı olan gökcismi, Güneş Çokan: Dağın en yüce yeri doruk Çoker: Çok yiğit
Dağaşan:Dağları aşıp giden, engel tanımayan Dağhan: Oğuz Han'ın oğlu, eski Türk inanışına göre doğa tanrılarından Dağlı: Dağlık yerleşim yerlerinde yaşayan kimse Dağtekin: Dağ gibi ve biricik, dağ gibi şehzade, dağ prensi Dalan: Dal gibi olan, dal gibi ince yapılı Dalay: Deniz, dal gibi ince Ay gibi güzel Dalayer: Deniz yiğidi, dal gibi ince ve ay gibi güzel kimse Dalbaşar: Saldır ve başarıya ulaş Dalca: Dal gibi, dala benzer Dalım: Dal gibi güzel olanım Dalince: Dal gibi ince yapılı Dalsar: Saldır ve sar, saldır ve kuşat Darcan: Sıkıntılı, sabırsız kimse, serçe büyüklüğünde boz renkli kuş Dardoğan: Zamanını beklemeden doğan, sabırsız doğan Dayanç: Katlanma gücü, dayanma gücü, dayanış Değer: Bir şey için kararlaştırılan, biçilen fiyat, bir şeyin ya da bir kimsenin Taşıdığı yüksek nitelikler Demir: Yeraltından çıkarılan, türlü iştekullanılan dayanıklı bir maden, bu madenden yapılmış olan Demiralp: Demir gibi sağlam yiğit Demiray: Demir gibi sağlam ve Ay gibi güzel Demirbilek: Sağlam bilekli, güçlü kimse Demirbüken: Demiri bükebilecek denli yiğit kimse Demircan: Demir gibi sağlam kimse Demirdelen: Demiri delebilecek güçte olan Demirel: Güçlü el Demirer: Demir gibi sağlam kimse, güçlü kimse Demirgüç: Sağlam ve güçlü kimse Demirhan: Yakut Türklerinden olan Sular arasında tanrı sayılan ve dağ Başlarında oturduğuna inanılan kutsal ruhlardan biri Demirkan: Sağlam ve güçlü kan Demirkaya: Demir ve kaya gibi sağlam kimse Demirkıran: Güçlü kimse, babayiğit Demirok: Sağlam ok, demirden yapılmış ok Demirol: Demir gibi güçlü ol Demiröz: Özü demir gibi sağlam olan Demirtaş: Demir ve taş gibi kimse, güçlü kimse, demir gülle Demirtiken: Demir gibi sağlam biricik olan, demir şehzade Demirtuğ: Demirden yapılmış sorguç Demirtürk: Demir gibi Türk Demiryürek: Yürekli, yiğit, korkusuz, güçlü kimse Dengiz: Deniz Dengizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı Deniz: Yeryüzünün büyük bölümünü kaplayan çok geniş ve tuzlu su Denizalp: Denizler yiğidi Denizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı Denizhan: Ünlü Oğuz Destanı'na göre, Oğuz Han'ın altı çocuğundan En küçüğü, eski Türklerin inanışına göre doğa tanrılarından biri Denizman: Denizci, deniz adamı Deniztekin: Denzi şehzadesi Denker: Uygun er Denktaş: Yük yüklemeye yarayan, taş, denk taşı, aynı yaşta bulunan, yaşıt, akran, eşit özdeş Deren: Tırmık da denilen bir tarım aracı; ekini biçip toplayan, derleyen Derin: Dibi, yüzeyin ya da ağzından uzak olan, çok içten gelen ve içe işleyen kendi türünde son derecesine ulaşmış, derinliği olan Derinöz: Özü derin olan kimse, derin özlü Derlen: Başkaları seni toplasın, derleme işine konu ol, toparlasınlar, toplan Devrim: Kısa zaman içinde gerçekleştirilen ve olumlu yönde önemli niteliksel Değişimlere yol açan haraket Devrimer: Devrimci, devrim yapan kimse, devrimin yiğidi Dicle: Kaynağı Kuzeydoğu Anadolu'da bulunan, ülkelerimizden sonra Irak topraklarından da geçerek denize dökülen büyük akarsu Dikalp: Dik başlı yiğit Dikçam: Eğik olmayan çam Dikdal: Eğik olmayan dal Diker: Başı dik kimse, dik başlı yiğit Dikmen: Koni biçiminde sivri tepe, dağların en yüksek yeri, doruk, dik, Yerdeki orman, yayla, dikilerek oluşturulan ağaçlık, çam ve başka Ağaçların gövdeleri, dik olan yer Diktaş: Eğik olmayan taş Dilek: İstenilen şey, dilenen şey, istek Diler: Dileyen kimse, isteyen kimse Dilercan: Dileyen can, dileyen kimse Dilmen: Dil bilen kimse, dilci Dincel: Dinç bir duruma gel, dinçleş, dinç el güçlü el Dinç: Sağlık durumu iyi, güçlü, gücü yerinde, canlı Dinçalp: Güçlü yiğit, güçlü ve yiğit Dinçay: Güçlü ve ay gibi Dinçel: Güçlü el, güçlü kimse Dinçer: Güçlü er, güçlü kimse Dinçerk: Güçlü kuvvetli kişi Dinçkal: Herzaman sağlıklı ve güçlü kal Dinçkaya: Güçlü kaya, kaya gibi sağlam güçlü Dinçmen: Sağlam, güçlü, kimse, güçlü erkek Dinçok: Sağlam ok, güçlü ok Dinçol: Gücü kuvveti yerinde biri ol, güçlü ol Dinçöz: Dinç kimse, dinç özlü, güçlü kimse Dinçsan: Dinç ve ünlü Dinçsel: Güçlü sel Dinçtaş: Güçlü taş Dinçtürk: Sağlıklı, sağlam Türk, güçlü Türk Diren: Karşı koy, dayan, harmanda sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı, ağaçtan yapılmış bir tarım aracı Direnç: Karşı koyn güç, dayanan güç Dirican: Sağlıklı güçlü kimse Dirisoy: Güçlü soy, canlı soy Dirlik: Düzen içinde mutlu yaşam, mutluluk, sevinç, iyi geçinme, erinç Doğa: Kendiliğinden var olan, canlı, ve cansız nesnelerden oluşan, Kendini sürekli olarak değiştiren varlığın tümü, tabiat Doğal: Olağan olarak ortaya çıkmış olan, doğaya uygun, yapay Olmayan, yapmacıksız Doğan: Küçük kuşlarla beslenen, ava alıştırılarak kuş avında kullanılan, Akdoğan, çakırdoğan, aladoğan gibi türleri olan bir kuş, şahin Doğanalp: Şahin ve yiğit yiğit kimse Doğanay: Ayın ilk günlerinde Ay, yeni Ay (ayın ilk günleri doğan çocuklara verilir Doğaner: Şahin gibi kimse, şahin gibi yiğit Doğangün: Doğmakta olan, doğan güneş Doğantan: (şafakta doğan için) tan gibi doğmuş olan, yeni tan Doğar: Doğmazlık etmez Doğruer: Yalan söylemeyen, haksızlık yapmayan kimse, içi dışı bir kimse Doğrul: Herhangi bir yöne doğru yönlen, toparlan, dik duruma gel doğru ol Doğruol: Eğrilikten kaçın, haksızlık etme, içi dışı bir ol Doğruöz: Içi dışı bir kimse, özü doğru Doğu: Güneş'in doğduğu yönden Doğuer: Doğu yiğidi Doğuş: Doğma, doğma biçimi, yaradılış Dolun: Dolgun, dolarak biçimi yuvarlaklaşmış, ayın ondördü Dolunay: Yuvarlaklaşmış ay, dolgunlaşmış Ay, Ay'ın on dördü Çok güzel kimse, Ay gibi kimse Dora: Doruk Doruk: Dağların, tepelerin en yüksek noktası, tepe Doruktekin: Yüce ve biricik, yüce şehzade Dost: Sevilen ve güvenilen yakın arkadaş, gönüldeş Dönmez: İnandığını yapar, tuttuğu yolda gider, caymaz, vazgeçmez Dönmezer: Inandığını yapan kimse, inandığı yolda giden kimse, sözünde duran yiğit Dumrul: Dedem Korkut öykülerinde geçen bir ad Duran: Ölmeyen, yaşayan, kalan, gitmeyen, devinmeyen Duraner: Duran yiğit Durcan: "sen cansın, sevgilisin ve yaşamalısın" anlamında, çocuğu yaşamayan Ailelerin koyduğu bir ad Durgun: Hareketli olmayan, sakin Durguner: Sakin kimse Durhan: Turhan Duru: Bulanık olmayan, temiz berrak Durualp: Temiz ve yiğit kimse Durukal: Temiz kal, berrak kal Durukan: Temiz kan, saf kan Durul: ("durulmak'tan buyruk) duru bir duruma gel, durulaş, berraklaş Duruöz: Temiz özlü kimse Durusan: Adı sanı temiz kimse Durusel: Bulanık olmayan sel, berrak sel Durusoy: Temiz soylu, saf kanlı Durusu: Bulanık olmayan su, katıksız su, saf su, berrak su, pırıl pırıl Durutekin: Temiz ve biricik, pırıl pırıl ve bir tane olan kimse, temz şehzade Duyal: Içli, çabuk duygulanan, duyarlı, duygulu Duygu: Içte uyanan duyuş, iyi ve güzel şeylere karşı duyumsama Yeteneği, anıda kalan duyuş, töre, güzellik gibi şeyleri Değerlendirme, onlara bağlanma yetisi Duygun: Duygulanabilen, içli, duyarlı, duygulu Duysal: İçli, duyarlı, çabuk duygulanabilen, duygulu, duygu ile ilgili, Duyusal
Ece:(Öz Türkçe "eçü") ulu, ana, ileri gelen, başkan kraliçe, XIV Yüzyılda yaşamış bir türk komutanı, ağa, arkadaş, erkek kardeş Ecebay: Varlıklı ve ulu kişi Ecer: Güzel, yeni acar Ecevit: Afacan, ele avuca sığmaz, çok yaramaz Edgü: Iyi Edgüalp: Iyi ve yiğit, iyi yiğit Edgüer: Iyi kimse, iyi er, iyi yiğit Edis: Değerli, ulu yüce, yüksek Ediz: Değerli, ulu, yüce, yüksek Efe: Özellikle Batı Anadolu yiğidi, yiğit, zeybek, ağa, ağabey, kabadayı Efekan: Yiğit bir soydan gelen Ege: Ulu, büyük, Türkiye ile Yunanistan arasındaki denizin adı Egemen: Yönetimini kendi gücüyle, dışardan denetime bağlı kalmadan Sürdüren, üstün, sözünü, geçiren Eğilmez: Hiçbirşey karşısında eğilmeyen, boyun eğmeyen Eke: Usta, bilgili, deneyli, yetişkin, açıkgöz, zeki Ekemen: Açıkgöz kimse, zeki kimse, bilgili, görgülü, deneyli kimse, eke Eken: Toprağa tohum atan serpen Ekener: Toprağa tohum serpen kimse Ekin: Tahılın tohum olarak tarlaya atıldığı andan başlayarak harman Oluncaya değin aldığı duruma verilen ad Ekiner: Tarımla uğraşan kimse Elbek: İl beyi, ellerin beyi Elbir: Uzlaştırıcı, arabulucu, bir işi birlikte yapan Elçin: Deste, demet, bir tutam, bir avuç, kışın ocak başında, öten cırcırböceği Eldem: Sevimli kimse, sıcak kanlı kimse, cana yakın kimse Elgin: Evinden ocağından uzak düşmüş kimse, gurbete çıkmış kimse, Gurbetçi, elsever Elgün: Kamu, herkes Emek: Bir işin yapılmasında harcanan kafa ya da beden gücü, uzun ve özenli çalışma, çaba harcama Emre: Dost, arkadaş, sevdalı, tutkun, ünlü, Türk ozanı Yunus'un adlarından biri Enç: Güvenilir kimse, erinçli kişi Ener: En yiğit, en er kişi
Engin: Yüksek olmayan, düzey bakımından düşük, denizin, karasularından Uzakta bulunan geniş bölümü, ucu bucağı görünmeyecek denli geniş Enginalp: Engin yiğit Enginer: Engin yiğit, engin er, engin kimse Enginsoy: Geniş soy Enginsu: Ucu bucağı görünmeyen su, açık deniz Engiz: Ağaç filizi Engür: Hepsinden gür olan Enmutlu: Herkezden mutlu olan Er: Erkek, yiğit, kahraman, yürekli, yetenekli, rütbesiz asker Eracar: Güçlü er gürbüz kimse Erakalın: Alnı açık yiğit, ak alınlı kimse Erakıncı: Akıncı yiğit, akıncı asker Eralkan: Al kanlı yiğit Eralp: Yiğit erkek, yiğit kimse, yiğitler yiğidi, Eraltay: Altay dağlarından gelmiş yiğit Eran: Yiğit diye anılacak kişi; anmakta geç kalma Erandaç: Başkasından anı kalmış yiğit Eranıl: Yiğit olarak anılasın Eray: Ay gibi yiğit Eraydın: Aydın yiğit aydınlık yiğit Erbaşat: Egemen olan yiğit Erbatur: Yiğitler yiğidi, er yiğit, bahadır Erbay: Yiğit ve zengin kimse Erben: "Ben yiğidim, ben erim, yiğit ben'im Erberk: Sağlam, yiğit, sert yiğit Erbey: Yiğit bey Erbil: Bir zamanlar Hakkari'de egemen olmuş Erbil atabeylerinin adı Erbilek: Yiğit bilekli, bükülmez bilekli Erbilen: Bilgili, yiğit, bilen er Erbilir: Bilen kimse, bilgili ve yiğit Erbuğ: Yiğitler başı, komutan Erbuğa: Boğa gibi yiğit kimse, yiğit boğa Ercan: Yiğit can, yiğit ve can kimse Erce: Yiğitçe, yiğide benzer bir biçimde Erçelik: Çelik gibi yiğit, çelik er Erçetin: Sağlam yiğit çetin er, güç er, zorlu er Erçevik: Canlı, hareketli yiğit Erçin: Yiğit, er Erda: Bkz. Erdağ Erdağ: Dağ gibi er, dağ gibi yiğit Erdal: Yiğit ve dal gibi Erdem: İyiliksever, acıma, alçakgönüllülük gibi övgüye değer niteliklerin genel adı Erdemalp: Erdemli yiğit Erdemer: Erdemli yiğit Erdemir: Demir gibi yiğit, güçlü yiğit Erden: El değmemiş, insan eli değmemiş Erdenalp: El değmemiş yiğit Erdenay: El değmemiş Ay, erken doğan ay Erdener: El değmemiş yiğit Erdeniz: El değmemiş iz, yeni iz, yiğit deniz Erdi: Ulaştı, yetişti, olgunlaştı, büyüdü, başakları olgunlaşmış ekin Erdik: Ulaştık, yetiştik, kavuştuk, eriştik Erdilek: Erken dilenen şey Erdim: "Tanrı yolunda ermiş durumuna geldim" "eriştim" "olgunlaştım" Anlamında Erdin: Ereğine ulaştın; Tanrı yolunda ermiş duruma geldin, olgunlaştın Yetiştin Erdinç: Dinç yiğit Erdoğ: Erken doğ, yiğit doğ Erdoğan: Erken doğmuş olan, er olarak, yiğit olarak doğmuş olan Doğuştan er Erdoğdu: Yiğit olarak doğdu, erken doğdu Erdöl: Erkek çocuk Erdölek: Ağırbaşlı, yiğit, uslu yiğit Erdur: Yiğit kal Erduran: Duran, yaşayan yiğit Erduru: Katışıksız er, duru er Erek: Ulaşılmak istenen, ardından koşulan şey, amaç, erişilmek İstenen sonuç Ereken: Vaktinden önce eken, erken eken Erel: Yiğit el Erem: Olurunu bildirme işi, onaşma, pelin Eren: KendiniTanrı'ya adamış kimse, ermiş kimse, babayiğit Bahadır, yiğit Erenalp: Ermiş yiğit Erenay: Hem Tanrı'ya ermiş hem Ay gibi güzel kimse Erencan: Ermiş kimse, ermiş can Erenel: Ermiş el, yiğit el Erener: Ermiş yiğit Erengüç: Ermiş ve güçlü kimse Erenöz: Özü ermiş kimse Erensoy: Ermiş soy, yiğit soy Erensü: Ermiş asker, yiğit subay Erentürk: Tanrı'ya ermiş Türk, eren Türk yiğit Türk Erenuluğ: Ermiş ve ulu kimse Erer: Erşir, yiğit er, yiğit erkek Erez: Buğday ve arpa tarlalarında yetişen deliceotu da denilen bir bitki Ergener: Henüz evlenmemiş evlenecek çağa girmiş yiğit Ergi: İyi, güzel istenilen bir şeye erme durumu, erişme, ulaşma Ergican: Istenilen iyi ve güzel şeye erişmiş kimse, erişilmş can Kendisine kavuşulmuş can Ergil: Er ile ilgili Ergin: Olmuş, olgunlaşmış yetişmiş Erginalp: Yetişkin yiğit Erginay: Yetişmiş, olgunlaşmış, ve Ay gibi olmuş, olgunlaşmış, olmuş Ay Erginbay: Erişmiş, yetişmiş, olgunlaşmış ve zengin Ergincan: Olgunlaşmış kimse Erginer: Yetişmiş, olgunlaşmış er. Erginsoy: Ergin bir hale gelmiş soy Ergisoy: Sitediğine ulaşmış soydan olan kimse Ergökmen: Gök yüzlü ve sarışın erkek Ergör: Erken gör Ergüç: Güçlü er, erkek ve güçlü Ergüder: Başka erleri güdecek denli yiğit Ergül: Erken açan gül, geç değil erken gül, er gül, yiğit ve gül gibi kimse Ergüleç: Güler yüzlü kimse, güleç yiğit Ergülen: Gülen er, mutlu kmse Ergün: Erken doğan güneş, yumuşak, uysal, sulu sepken, sulu kar Ergüneş: Erken doğan güneş Ergüvenç: Güvenç olan kimse, güvenilir er Erhan: Yiğit han, er han Erışık: Yiğit ışık Eriker: Ermiş ve yiğit, yetişkin yiğit Erim: Bir şeyin erişebileceği uzaklık, muştu, iyi bir şeye işaret olan durum, sevgi Erimer: Sevilen kimse, muştu olan er Erinç: Mutluluk içinde yaşama, dirlik Erinçer: Mutluluk içinde yaşayan kimse, dirlik düzenlik içinde yaşayan erkek Eriş: ("Erişmek"ten buyruk) ulaş, yetiş Erişen: Olgunlaşan, erginleşen, ulaşan, yetişen Erişken: Erişkin Eriz: Yiğidiz, erkeğiz, er izi, er yolu Erizgi: Akıllı kimsei zeki erkek Erk: Yaptırma gücü, güç sözü geçerlilik Erkal: Yiğit kal Erke: İşe çevrilebilen güç, Erkel: Güçle ilgili, güçsel Erker: Güçlü erkek, güç sahibi kimse Erkınay: Çalışkan kimse Erkış: Erken gelen kış Erkin: Istediği gibi davranabilen, özgür Erkiner: Istediği gibi davranabilen erkek, özgür kimse, özgür yiğit Erkmen: Güçlü kimse, güçlü erkek, sözü geçen kimse Erkoç: Yiğit koç, koç gibi erkek Erkoçak: Eliaçık erkek, cömert kimse, yiğit er Erkol: Güçlü ol, güç sahibi ol, yiğit ol Erksal: Güç Sal, güç gönder Erksan: Güç sahibi ün, güçlü ad Erksoy: Güçlü soy Erksun: Güç ver güç sun Erktin: Güçlü ruh Erkul: Yiğit kul, yiğit kimse Erkunt: Sağlam er, dayanıklı er Erkurt: Yiğit kurt Erkut: Uğur getiren yiğit, uğurlu yiğit Erkutay: Yiğit, uğurlu ve Ay gibi kimse Erkutlu: Uğurlu yiğit, kutlu yiğit Erlaçin: Sarp er, yalçın kaya gibi erkek, şahin gibi erkek Erman: Er kişi, yiğit kişi Ermutlu: Mutluluk içinde yaşayan er Eroğan: Yiğit barış tanrısı, güçlü er Eroğul: Yiğit oğul Eroğuz: Iyi ve doğru erkek, iyi erkek arkadaş, tosun gibi erkek Gürbüz erkek Erol: Yiğit ol, erkek ol, er ol Erolan: Yiğit olan, erkek olan, er olan Erozan: Yiğit ve şair kimse, yiğit şair Eröz: Özü yiğit, yiğit özlü, yiğit kimse Ersal: Erkenden gönder, erken salıver Ersan: Yiğit ünlü, er sanlı Ersay: Yiğit olarak saygı göster Ersayın: Saygıdeğer yiğit, saygı gösterilmesi gereken kimse Ersel: Yiğit sel Ersen: Sen ersin, sen yiğitsin Ersev: Erkek ol ve sev, erken sev Erseven: Erken seven kimse, yiğit kimse Ersevin: Erkenden, vaktinden önce sevinç duy, vaktinden önce sevin Ersezen: Vaktinden önce sezen kimse Ersezer: Erken sezer, vaktinden önce sezer Ersin: "yiğitsin" "erkeksin" erişsin, ulaşsın, gelişsin, yetişsin, olgunlaşsın Erson: "son yiğit, son erkek" anlamında, ailenin sonuncu erkek çocuğuna verilen ad Ersoy: Erkek soy, yiğit soy Ersöz: Yiğit sözü Ersun: Erken sun, vaktinden önce sun Ersungur: Yiğit ve doğan gibi yırtıcı Ersü: Yiğit asker, yiğit subay Erşan: Yiğit, ünlü, yiğit şanlı Erşen: Şen, yiğit, şen erkek. Ertan: Güneş'in doğma zamanından az önce, şafaktan önce Ertana: XIV. Yüzyılda Orta Anadolu'da kendi adını taşıyan bir beylik kuran kimse Ertaş: Yiğit ve taş gibi sağlam kimse Ertay: Yiğit tay Ertaylan: Yiğit ve uzun boylu kimse Erte: Sonraki, gün; şafak sökme zamanı; herhangi bir işteki ilk başarı Ertek: Yiğit, ve tek er, Ertekin: Yiğit ve tek, yiğit ve biricik, biricik yiğit, yiğit prens. Ertem: Bkz. Erdem Erten: Erkek tenli Ertöz: Yiğit ve cevherli kimse Ertuğ: Sorguçlu yiğit, tuğlu yiğit. Ertuğrul: Doğru ve yiğit kimse, Seçuklular'ın uç beyi ve Osmanlı İmparatoluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin babası Ertuna: Yiğit Tuna Irmağı Ertunca: Yiğit Tunca ırmağı Ertuncay: Yiğit ve tunçtan yapılmış Ay Ertunç: Tunçtan yapılmış, sağlam, yiğit erkek Ertunga: Erkek kaplan, Uygur yazıtlarında adı geçen kişi, Alpertunga olarak da bilinir. Ertün: Akşamın ilk saatleri, gecenin başlangıç saatleri Ertürk: Yiğit Türk, erkek Türk Ertüz: Yiğit ve adaletli Ertüzün: Düzgün er, yiğit ve düzgün kimse Erülgen: Ulu yiğit, yüce yiğit, metin yiğit Erün: Yiğit diye tanınan, ünlü yiğit Erünal: Yiğit olarak tanın, yiğit olarak ün al. Erüstün: Üstün yiğit Eryalçın: Çıplak, yalçın kaya gibi yiğit kimse Eryaman: Her bakımdan alışılmışın üstünde olan yiğit Eryavuz: Çok sert yiğit, yavuz erkek Eryılmaz: Hiçbir şeyden korkusu olmayan yiğit, gözü korkusuz yiğit Eryiğit: Yiğit erkek Esen: Hiçbir sayrılığı, hiçbir sakatlığı olmayan, sağlık ve mutluluk içinde olan sağlıklı Esendemir: Sağlıklı ve demir gibi Esenel: Sağlıklı yiğit Esener: Sağlıklı yiğit Esentürk: Sağlıklı Türk Eser: Yel, sert esen yel; esme işini yapar, esinti olur yel olur Esin: Tatlı tatlı esen sabah yeli, içe doğan güzel şey Esiner: Sabah yeli gibi talı ve yiğit kimse, esin veren kimse Eskin: Yel, sert esen yel Eskinalp: Sert esen yel gibi yiğit Esmen: Esen yel gibi kimse Eti: M.Ö. 1900-1200 yılları arasında Anadolu'da büyük bir Uygarlık kurmuş olan Orta Asyalı bir ulus Etiz: Yüce, yüksek, değerli Evin: Buğday tanesinin içi, özü, çok taneli başak, tohum, burçak başağı, ürün Evre: Bir olayda birbiri ardınca gelen değişik durumların Her biri, alınan yol aşama Evren: Var olan her şey, bütün varlıkların oluşturduğu bütün, kainat, dünya Evrensel: Dünya ölçüsünde olan Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden olan değişim, kendiliğinden gelişme Eylem: Belli bir erekle ve yöntemle yapılan iş, etkili davranış Ezdi: "Ezmek" eylemini yaptı, ezip geçti, yendi Ezgi: Kulağa hoş gelen ve belli bir kurala göre oluşturulan Sesler dizisi, melodi Ezgü: Hiçbir kötü yanı bulunmayan, iyi Ezgütekin: İyi şehzade
Fadıl: Erdemli, üstün kişi. Fahim: Ulu, yüce, onurlu. Fahir: Övünülecek kadar, övünen, gösterişli ve değerli. Faik: Manevi olarak üstünlük. Faruk: Keskin. Haklıyı haksızdan ayıran kimse. Adaletli. Fatih: Fetheden Fazıl: Üstün kişilikli, erdemli. Olgun. Ferdi: Bireysel, tek başına. Ferhan: Sevinç, neşe. İyi haber karşısında verilen ödül. Güçlükleri aşıp bir yeri ele geçirme. Feridun: Tek başına, eşsiz. Ferit: Sıralanmış inci taneleri. Tek başına. Emsalsiz. Ferruh: Uğurlu, kutlu. Kutsal. Yanağı nurlu. Ferzan: Bilim, hikmetler. Nefsinden kurtulmuş. Fethi: Fethiye ilişkin. Fevzi: Kurtuluş ve zafere ilişkin. Selamet. Feyyaz: Berekeli, gür, verimli. Eli açık. Fırat: Bir nehir adı. Türkiye'den geçip Basra'ya dökülür. Fikret: Düşünce. Düşünmeye dalma. Fuat: Gönül, yürek. Düşünce. Furkan: İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki herşeyi gösteren
Gediz :Su birikintisi, gölcük, Ege Bölgesi'nde bir akarsu; adını bu akarsudan alan bir ilçe Gencalp: Genç, yiğit, bkz.Gençalp Gencay: Bkz. Gençay Gencer: Delikanlı, genç yiğit bkz. Gençer Genç: Yaşı ilerlememiş olan, yaşlı olmayan, canlı, dinç Gençalp: Genç yiğit Gençay: Yeni doğan Ay, ilk ay Gençer: Delikanlı, genç yiğit Gençkal: Hiç yaşlanma, her zaman genç kal Gençsoy: Yaşlı olmayan soydan, dinç kimse, genç soylu, soylu genç Geray: Açık maviye yakın, gök rengindeki Ay Gerçeker: Aslına uygun nitelikler taşıyan yiğit, gerçek yiğit Gezgin: Yeni yerler görmek ereğiyle geziye çıkan kimse Giray: Uygun, yaraşır, eski Kırım hanlarının ünvanı Girgin: Herkesle çabucak ahbaplık, yakınlık kurabilen, sokulgan kimse Gizay: Gizemli Ay, saklı Ay Gizer: Giz gibi saklanan yiğit Gizmen: Giz saklayan kimse, sırdaş Göğem: Göğermiş ekin, yapraklanmış, ekin; yeşile bakan mor; Bir tür yaban mersini Göğen: Gök, mavi, yeşillik Göğüş: Sarı saçlı ve mavi gözlü kimse, gökmen
Gökalp: ("Alp"taki "l" kalın okunur) gök gözlü yiğit Gökay: Mavi Ay; gökyüzündeki ay Gökbaran: Gökteki güç; gök gücü Gökbay: Gök yüzlü ve zengin kimse Gökbel: Yeşil bir dağın geçit veren yeri Gökbelen: Yeşil bir dağın geçit veren yeri; yeşil tepe Gökben: Mavi renkli benek Gökberk: Mavi ve gözlü ve sert Gökbey: Mavi gözlü bey Gökcan: Mavi gözlü ve can yakan kimse Gökçe: Güzel, sevimli, mavi gözlü, gökle ilgili, gök gibi Gökçeer: Mavi gözlü yiğit, sevimli yiğit Gökçel: Gök ile ilgili, gök rengini andıran Gökçem: Mavi gözlüm Gökçen: Güzel, sevimli, mavi gözlü ve sarışın, yiğit, efe Gökçener: Mavi gözlü yiğit Gökçer: Mavi gözlü yiğit, gökçe er. Gökçin: Külrengi, kır, kurşuni Gökdal: Yeşil dal, taze dal Gökdeniz: Mavi deniz Göker: Gökyüzünün yiğidi, gök yüzlü erkek, mavi gözlü kimse Gökhan: Oğuz Han'ın oğlu Gökmen: Mavi gözlü ve sarışın kimse Gökmenalp: Mavi gözlü ve sarışın yiğit Gökmener: Mavi gözlü ve sarışın erkek, mavi gözlü sarışın yiğit Göksagun: Mavi gözlü hekim Göksel: Gökyüzüyle ilgili Göksekin: "Gökyüzü senindir" anlamında Gökseven: Mavi seven, gökyüzünü seven Göksever: Mavi sever, göğü sever, gökyüzünü sever Göksu: Mavi su, Türkiye'nin birçok yerinde akarsu adı Göksun: Kahramanmaraş ilinde bulunan ve Seyhan Irmağı'na karışan bir çay ve bu çaydan adını alan bir ilçe Gökşen: Mavi gözlü ve şen kimse Gökşin: Yağmurdan sonra gökyüzünde görülen yedi renkli kuşak, Gökkuşağı, alkım Göktan: Mavi şafak, mavi tan Göktaş: Mavi taş, uzaydan yere düşen taş, göktaşı Göktekin: Gökyüzlü ve biricik, mavi gözlü şehzade Göktuna: Mavi Tuna Göktunç: Mavi gözlü ve tunç gibi Göktürk: 552-745 yılları arasında Orta Asya'da hüküm süren, Bumin Han'ca kurulmuş olan Türk devleti ve bu devletin halkından olan kimse Gönen: Mutlu ol, sevin Gönenç: Varlık, bolluk, mutluluk, sevinç Görgün: Görme yetisi olan, gören, görmüş olan, iyi gören Görkay: Güzel Ay, görkemli ay Görkem: Gösteriş, görünüş, gürbüz, iyi gelişmiş, göz alıcı ve gösterişli olma hali, göz alıcılık, gösterişlilik Görker: Güzel ve yiğit kimse Görkmen: Alımlı, yakışıklı yiğit, görkemli erkek Göze: Bir akarsuyun çıkış yeri, kaynağı, kaynak, pınar Gözen: Albenisi olan, göze güzel görünen, çekici, pınar, kaynak, göze Gücüm: Dayandığım şey, dayanağım, güç aldığım Gücümer: Benim dayanağım olan yiğit, gücüm olan yiğit Güçal: Kuvvet al, güç al Güçhan: Çetin han, güçlü han Güçkan: Güçlü soydan olan kimse Güçlü: Dayanıklı, zorlu, gücü olan, kuvvetli, sözü geçer Güçlüer: Dayanıklı, zorlu yiğit, güçlü yiğit, sözü geçer yiğit Güçlütürk: Dayanıklı, zorlu Türk, kuvvetli Türk Güçsel: Çetin sel, zorlu sel, güçle ilgili, enerjik Güçyener: Yenici güç, zorlu güç Güçyeter: Yeter güç Güleç: Her zaman gülen, güler yüzlü ve sevimli Güleçer: Güler yüzlü yiğit Gülener: Güler yüzlü yiğit, güleç er Gülertan: Gülümseyen sabah vakti Gülesin: "Gülmek" eyleminden bir iyi dilek Gülez: Gülü ayaklarında çiğne Gülmen: Güler yüzlü kimse, güleç Gültan: Sabah vaktinin gülü, tan gülü Gültekin: Tek gül, biricik gül, gül gibi güzel ve tek, gül şehzadesi Gün: Güneş'in yeryüzüne saçtığı ışık, gündüz, güneş Günal: Kırmızı Güneş, al Güneş Günalp: Güneş gibi ve yiğit Günaltan: Kızıl sabah vakti ve güneş Günaltay: Altaylar'dan doğan güneş, Altay Güneşi Günay: Güneş ve ay, güneş gören yer, güney Günaydın: Sabahları söylenen bir esenleme sözü, "gününüz aydın olsun" Günberk: Güneş gibi yakıcı ve sert Günce: Gün, yani güneş'e benzeyen, günü gününe tutulan,yazılan, anı, günü gününe tutulan anıların tazıldığı defter Gündaş: Aynı günde doğanlardan her biri, aynı gün olan, gündeş Gündeniz: Güneş ve deniz, güneşli deniz Gündeş: Aynı günde doğanlardan her biri, aynı günde olan Gündoğan: (Güneş doğarken doğan çocuklara konulan adlardan) Doğan güneş, doğan gün
Hakan: Eskiden Türk imparatorlarına verilen unvan. Kağan Hansoy: Han soylu, bey soyundan gelen Heper: Bütünüyle yiğit, hep yiğit, her zaman yiğit Hepgüler: Her zaman güler Hepyener: Her zaman yener, hiç yenilmez Hınçal: Öcünü onda koyma, öcünü al, öç al Hülagü: İlhanlılar Devleti'ni kuran Türk Moğol hükümdarı
Ilgar: Akın Ilgaz: Çankırı-Kastamonu arasında, Batı Karadeniz Bölgesi'nin en yüksek dağlar topluluğu Ilgazer: Ilgaz dağlarının yiğidi Ilgın: Genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunan, beyaz ya da pembe çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaçcık Ilgıt: (Esinti ve akış için kullanılan ve "yavaş yavaş" anlamına gelen "Ilgıt ılgıt" ikileme ve belirtecinden esinti, akış Ilıcan: Yumuşak, ılımlı kimse Irmak: Akarsuların en büyüğü Işık: Güneş ve benzeri bir kaynağın yaydığı aydınlık; bir yeri aydınlatmaya yarayan araç, nesneleri görmemize Yarayan fiziksel güç Işıkalp: Işıklı yiğit Işıker: Aydınlık yiğit, ışıklı yiğit Işılar: Parlaklık verir, pırıl pırıl eder, ışıldar, ışık yayar, parlar şavkır Işıltan: Şafak ışığı Işıltı: Titrek ışık, pırıltı, parıltı Işın: Bir ışık kaynağından çıkan ve uzayıp giden ışık çizgisi Işıner: Işın saçan yiğit Işıt: (Işımak"tan buyruk) ışık ver, aydınlat Işıtan: Aydınlatan, ışık veren Işkın: Ağaçta yeni sürmüş dal, ince ve taze ka
İlbay: Bir ilin, bir obanın yöneticisi İlbey: Ülkenin beyi, Orhan Gazi döneminde bir salla Rumeli'ye geçen Türk savaşçılarından, Rumeli de bir çok yeri alan kişi İlbilge: Ülkenin, yurdun bilgesi İlçi: Elçi İldeniz: Ülkenin, yurdun denizi İlgün: Bütün ülke, bütün halk, herkes el gün İlhan: Ülkenin başı, ülkenin yöneticisi, Moğol devlet başkanlarına verilen unvan İlkan: İran'da İlhanlılardan sonra kendi adıyla bir devlet kuran Türk İlkay: (Doğan ilk çocuk için) Ay'ın ilk günlerindeki durumu, hilal İlke: (İlk çocuk için) kendisinden vazgeçilmeyecek ana düşünce, Uyulması gereken davranış kuralı İlker: (Doğan ilk erkek çocuk için) birinci yiğit, ilk yiğit, ilk erkek İlkgün: (İlk çocuk için) birinci gün İlki: (İlk çocuk için) birincisi İlkin: (İlk çocuk için ya da ikiz doğumda ilk doğan için) ilk önce, önce İlkiz: (İlk çocuk için) birinci iz İlköz: (İlk çocuk için) özden doğmuş ilk kişi, birinci İlkut: Kutlu ülke, kutlu yurt İlkutlu: Uğurlu il, kutsal ülke, kutlu ülke İlsavaş: Ülke için savaş İlsavun: Ülkeyi savun İlsev: Ülkeyi sev İlseven: Ülkeyi seven İlsever: Ülkeyi sever, ülke sever İltan:Ülkenin ışığı İltay: Ülkenin yavrusu, çocuğu İltekin: Ülkenin şehzadesi İlter: Yurdu koruyan, yurdu savunan, yurdu kayıran, ülkesever, yurtsever İlteriş: Ülkeyi derleyip topralayan İltüzer: Ülkeyi düzene sokan, derleyip toplayan İmge: Düş, görüntü, tasarım İmre: Dost, arkadaş, ağabey İmren: ("İmrenmek"ten buyruk) beğenilen bir şeyin benzerini edinme İsteği, imrenme İnal: Güvenilir arkadaş, inanılır kimse, dost, inanca veren, inanılan, şehzade, prens, han İnalkut: İnanılır ve uğurlu kimse, uğurlu şehzade İnaltekin: Güvenilir ve biricik olan, şehzade, prens İnan: Tanrı'ya inanış, bir kimsenin ya da bir şeyin doğruluğuna, gücüne, büyüklüğüne sarsılmaz bir duygu ile inanma İnanç: Tanrı'ya ya da bir düşünceye olan inanma duygusu, bir şeye duyulan güven, inan İnanır: İnanan kişi, inanan ve güvenen kimse İnanöz: İnanan kimse, özüyle inanan kişi, inanan öz İncebey: İnce yapılı ve soylu kişi, incelikli bey kişi İnsel: İnden, mağaradan çıkan sel, in seli İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun güzel kokulu sarımtrak çiçeği bu çiçeğin kokusu, misk amber İren: Kendini Tanrı'ya adamış kimse, ermiş kimse, eren İrtek: Erken doğan, er doğmuş İstemi: Göktürk Devleti'nin kurucusu Bumin Kağan'ın kardeşi İstemi Han'ın adından
İstemihan Göktürk Devleti'nin kurucusu Bumin Kağan'ın kardeşi, Göktürk Devleti'ni güçlendiren Türk hakanı İşcan: Becerikli, çalışkan, işçen İşçen: İş sever, çalışkan, becerikli, işbilir İzgütay : İyi yavru, iyi tay
Kağan:Hanlar hanı, hakan, han, Orta Asya'da eskiden Moğol İmparatorlarına verilen unvan, İmparator Kanat: Kuşların ve uçucu böceklerin uçmalarını sağlayan organları Kandemir: Sağlam kan, kanı sağlam olan kimse, sağlam demir Kaner: Kanlı yiğit Kansu: Çerkez Memluk beyi, Çin'de bir il, Memluk Sultanlığının son Çerkez Sultanı Kaplan: Hindistan ve Afrika ormanlarında yaşayan, aslan büyüklüğünde, Postu çizgili, kedigillerden yırtıcı, güçlü bir hayvan Kapkın: Ansızın yakalayıp alabilen, ısırıp parçalayan, hemen kapan, alan, kapgın, kapan Karaalp: Karaalp yiğit Karaca: Geyik türünden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı, Dağ keçisi, yaban keçisi, eti yenen bir kuş, (mecaz olarak) Karayağız: Yağız, ünlü halk ozanı Karacaoğlan'ın adından Karacan: Yağız, bir ağaçcık, Dedem Korkut öykülerinde bir yiğit Karer: Yağız yiğit Karan: Karanlık Karanalp: Kara yağız yiğit Kartal: Kızıl kara tüylü, güçlü kıvırcık gagalı, iri ve güçlü, yıryıcı bir kuş Kaya: Büyük ve sert taş kütlesi, pek sert Kayaalp: Kaya gibi sert yiğit Kayaer: Kaya gibi sert ve sağlam yiğit Kayan: ("Kaymaktan") kayma işini yapan, akar gibi yer değiştiren, kayıcı, Kayarak: Giden akarsu, sel, çığ Kayatekin: Kaya gibi sağlam şehzade Kayatimur: Kaya demir, sert demir Kayatürk: Kaya gibi sağlam ve sert Türk Kayı: Osmanlıların kökeni olan Oğuz boylarından birinin adı, sağlam, sert, güçlü, sağanak, bora Kayıhan: Güçlü kağan, sert han, sağlam han Kaynak: Bir suyun çıktığı yer, göze, pınar Kayra: Tanrı yardımı; Tanrı'dan ya da büyük bir kimseden gelen iyilik, kayırma, yardım, destek Keskin: Çok kesici, iyi keser, çok sert, çok etkili Keskiner: Sert yiğit, keskin erkek
Kılıçalp: Kılıç gibi keskin yiğit Kılıçaslan: Selçuk sultanlarının üçüncüsü, Türklerin Anadolu'yu yurt edinmesini sağlayan, Haçlıları Anadoku'dan kovan Türk beyi Kılıçer: Kılıç gibi keskin yiğit, kılıç gibi yiğit Kınay: Hiç durmadan çalışan, çalışkan Kıraç: Su bulunmayan toprak, kurak toprak, verimsiz toprak Kıralp: Rengi kırçıl olan yiğit, kırçıl renkli yiğit, kır yiğit Kıraner: Vurup ezerek parçalayan yiğit Kırca: Kırçıla yakın, kıra benzer, kır gibi Kırhan: Kırçıl han Kırtay: Kır renkli at yavrusu, kır renkli tay Kırtekin: Kırçıl şehzade Kıvanç: Mutlu bir olgudan duyulan şey, sevinç öğünç Kıvançer: Sevinç olan yiğit, övünç olan yiğit, sevindiren kimse Kıvılcım: Yanmakta olan bir şeyden çevreye sıçrayan ateş parçası Koçer: Koç yiğit, yiğitler yiğidi Koçhan: Yiğit kağan Konur: Kumral, kestanerengi, açık sarı, boz ile sarı arası, (renk) süslü, çalımlı, kimseyi beğenmeyen, gururlu, kahraman, yiğit Konuralp: Yiğitler yiğidi, onurlu yiğit Konurata: Yiğit ata, onurlu ata Konurbay: Onurlu ve varsıl, onurlu bey Kor: İyice yanarak içine, özüne değin ateş olmuş kömür ya da odun parçası, (mecaz olarak) kıpkırmızı Koralp: Kor gibi, kor ateş gibi yiğit Koray: Kor gibi kızarmış ay, kıpkırmızı ay Korcan: Kor ateş gibi kimse Korel: Kor ateş durumuna gelmiş el Korer: Kızıl ateş gibi yiğit, kor gibi erkek Korgün: Kızıl Güneş, kor durumdaki Güneş Korhan: Ateş gibi kağan Korhan: Kor ateş gibi kan, kızıl kan Korkmaz: Hiçbirşeyden çekinmeyen, yiğit, yürekli Korkut: Dedem Korkut öykülerinin anlatıcısı sayılan kişinin adından; "korkutmak"tan buyruk Kortan: Kıpkızıl şafak, Güneş'in doğmasından önceki kızıllık Koşal: Koşarak git ve al Köker: Soyca yiğit olan kimse, kökü yiğit Köknar: Çam türünden, yatay dallı, kerestelik bir orman ve süs ağacı Köksal: "Yerinden kolayca oynatılamayacak durumda yerleş!"kökünü derinlemesine sal" "kökleş yerleş" anlamında buyruk Köksalan: Kökleşmiş olan, kök salmış olan Köksan: Köklü ün, köklü ad Köksoy: Kökü derinlere giden soydan olan Kubilay: Çin'de "Yu-An" adıyla yeni bir hanedanlık kuran Moğol İmparatoru, Kubilay Han Kunt: Sağlam yapılı, sağlıklı, dayanıklı, kalın, sert Kunter: Sağlam yapılı yiğit, sert yiğit Kuntman: Sağlam ve iri yapılı erkek Kuraner: Kurucu kişi Kurt: Sürülere saldıran, köpek türünden yırtıcı, yabanıl hayvan (mecaz olarak) işini iyi bilen, aldanmaz Kurtalp: Kurt gibi yiğit Kurter: Aldanmaz yiğit, işini iyi bilen yiğit, kurt yiğit Kurtul: Güç bir durumdan kendini kurtar Kurtuluş: Tehlikeli ve kötü bir durumdan kurtulma Kuru: Suyu, nemi olmayan, çelimsiz, sıska, arık Kut: Iyilik getiren şeyin durumu, iyilik getiren şey, uğur; mutluluk, saadet Kutal: Uğur al, uğurla ilgili, uğursal Kutalp: Iyilik getiren yiğit, uğurlu yiğit Kutay: Iyilik getiren Ay, uğurlu Ay, kutlu ay, kutlu ve ay gibi Kutbay: Uğurlu bey Kutberk: Uğurlu ve sağlam Kutcan: Iyilik getiren kimse, kutlu kimse Kuter: Iyilik getiren yiğit, kutlu yiğit Kutgün: Kutsal gün, kutlu günde doğmuş Kuthan: Uğurlu kağan, kutlu kağan Kutkan: Uğurlu kan, kutlu kan Kutlay: Uğurlu Ay, kutlu Ay Kutlu: Iyilik, uğur getirdiğine inanılan, uğurlu kutsal Kutlualp: Uğurlu yiğit Kutlubay: Iyilik ve zenginlik getiren Kutlubey: Uğurlu bey Kutlucan: Uğurlu ve can kimse Kutluel: Uğur getiren el Kutluer: Uğurlu yiğit Kutluğ: Iyilik ve uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, kutlu Kutluğhan: Uğur getiren kağan, Oğuz Han'ın torunu Kutluhan: Uğur getiren kağan Kutlutekin: Uğurlu ve biricik, uğur getiren şehzade, uğurlu prens Kutlutin: Kutsal ruh Kutlutürk: Uğurlu Türk, kutsal Türk Kutman: Uğur getiren, uğurlu kimse Kutsal: Tapınılacak ya da uğrunda can verilecek denli sevilen; Dokunulmaması gereken; uğur getirdiğine inanılan Uğurlu, kutlu Kutsalan: Uğur getiren, uğur salan Kutsalar: Uğur getiren kimse, uğur getiririr, kut gönderir Kutsan: Uğurlu ad, kutlu ad Kutsay: Uğurlu say Kutsoy: Kutlu soydan gelen, soyu kutlu Kuzey: Sağını doğuya, solunu batıya veren bir kimsenin tam karşısına düşen yön Kuzgun: Bir tür karga Küntay: Sağlam yapılı, kunt Ay
Lacin:Bir cins şahin - Sarp, yalçın Lami: Sert, çatık kaslı veya Aslan Latif: Allah'ın kulu Lema: Herseye gücü yeten Lemi: Becerikli, atılgan Levent: Dünya,varlık Lokman: Doğruluk gösteren-Adaletli davranan Lutfi: Cennette ölümsüzlüge kavuşan Lutfullah: Çok övülmüş, methedilmiş
Malkoç:Ünlü bir akıncı soy olan Malkoçoğullarının atası Malkoç Mustafa Bey'in adından Mengi: Mengü, Bengi Mengü: Sonsuza değin yaşayacak olan, ölümsüz, bengi Mengüalp: Ölümsüz yiğit Mengüer: Ölümsüz yiğit Mengühan: Ölümsüz kağanı Hulagu Han'ın kardeşi, Moğol hanı Mengütaş: Ölümsüz taş, bengi taş Mengütekin: Ölümsüz şehzade Mengütimur: Ölümsüz ve demir gibi sağlam, ölümsüz demir Meriç: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak Meriçtan: Meriç Irmağı'nın şafağı, Meriç kıyısındaki sabah vakti Mert: Sözünün eri; yiğit bahadır, batur Merter: Sözünün eri; yiğit Mertkal: Her zaman mert olarak yaşa Mertol: Sözünün eri ol, yiğit ol Mete: Hun Türklerinin büyük hakanı, babası Teoman'ı öldürerek yerine geçti. (M.Ö. 209), otuz beş yıl Hun tahtında kaldı, Oğuz Han olarak da bilinir Moran: Dereden büyük akarsu, ırmak, müren Moray: Mor renkte Ay Muştu: Sevindirici haber, iyi haber Mutlu: Bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan, mesut Mutlualp: Özlem ve isteğine kavuşmuş yiğit Mutluay: Mutlu ve ay gibi olan Mutlugün: Sevindirici gün; mutluluk veren gün Mutluhan: İsteklerine kavuşmuş kağan Mutlutekin: Özlem ve isteklerine kavuşmuş ve biricik kimse, mutlu şehzade Mutver: Mutluluk ver, mutlu et Müren: Dereden büyük akarsu, çay, ırmak moran
Nart:Yürekli, yiğit Narter: Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi Nayır: Arkadaş, dost Nayman: Sekiz; Batı Moğolistan'da yaşayan ve sekiz oymaktan oluşan Türk Topluluğu Noyan: Ordular komutanı, başkomutan, soylu kişi Nur: Aydınlık, parıltı, ışık Nuralp: Aydınlık saçan yiğit Nurbay: Aydınlık saçan erkek Nurer: Aydınlık saçan yiğit Nurkut: Aydınlık sal, ışık ver Nursal: Aydınlık Sal, ışık ver Nuyan: Soylu kişi, noyan
Odil:O tatlı dil Oflaz: Çok güzel, güzel olduğu için sevilen Olca: Savaşta ele geçirilen mal Olcay: Rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih Olçum: Eli işe yatkın, becerikli, usta, yetenek Olgaç: Olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili Oluş: Olma biçimi, var oluş Omay: Beğenilen, sevilen Omca: Bağ kütüğü Ongu: Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk Onur: Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı kibir çalım kurum Onuray: Onurlu ve Ay gibi güzel Oray: Kent üstüne doğan, Ay, kentli Ay Orgül: Kent gülü, kale burcundaki gül Ortanca: Yaş bakımından büyükle küçük çocuk arasında bulunan Oskay: Neşeli, şen, sevinçli Oylum: Derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle Oytun: Kuytu yer, beğenilen, güzel kuytu yer, kendisinde kutsallık bulunan, kutsal
Öcal:Sana yapılan kötülüğün acısını çıkar, öcünü al Ödül: İyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen armağan Öğün: ("Övünmek'ten buyruk) kendi kendini öv, kendi kendini yücelt, övün Öğünç: Övünülecek şey, kıvanç, övünç Öğüş: Torun; çok; övme biçimi, övüş Öğüt: Birine, yapması ya da yapmaması gereken şeyler üzerine söylenen söz Öke: Olağanüstü yetenekleri olan kimse, dahi Ökmen: Akıllı, zeki Ökmener: Akıllı, yiğit, zeki yiğit Öksel: Akılla ilgili, zeka ile ilgili, ussal, akılsal Öktem: Yürekli, yiğit, güçlü, görkemli; ünlü Öktemer: Yürekli yiğit, güçlü yiğit, görkemli yiğit, ünlü yiğit Ökten: Güçlü, yiğit Önal: Önce davran, başa geç Önalan: Önce davranan, önde giden, başa geçen Önay: Ay'ın ilk günlerindeki hali, hilal Öncel: Birine göre kendinden, önce gelen, selef; yol açan, yol gösteren Öncü: Önder, yol gösteren, önde giden, bir işte yol açan Öncüer: Önde giden yiğit, öncülük eden yiğit Önder: Yol gösterici, kılavuz; büyük bir işte, toplumsal bir olguda önde giden, kendine başkalarını uyduran ve onları yöneten kimse, şef, lider Önel: Bir işin yapılması için verilen süre Önem: Bir şeyin nitelik ya da nicelik yönünden değeri olma durumu, değer Öner: (İlk ya da ikiz doğumdan önce doğan çocuk için) önde gelen yiğit önde giden erkek Öngör: Önceden gör, ilerde olacakları sez. Öngören: Önceden gören, önceden kestiren Öngün: Önemli bir günün ya da bir bayramın öncesindeki gün, arife Önol: Önderlik et Önsel: Hiçbir denemeye dayanmadan, yalnızca akıl yordamıyla Önsoy: Önde gelen soy Önumut: Önde gelen umut, ilk umut Örsal: Örsü al Örsan: Örsü an Örsel: Örs gibi sağlam el Örskan: Sağlam kan, örs gibi sağlam kan Över: Bir kimsenin ya da bir şeyin iyiliklerini söyleyebilerek onun Değerini belirtir. Övgü: Övmek için söylenen güzel söz, övme Övgün: Övülen kimse Övün: Kendi kendini öv, kendini yücelt Övül: Başkasınca beğenil ve iyiliklerin söylensin Övünç: Bir niteliği nedeniyle övünme işi, sevinme, sevinç, kıvanç Övüş: Birinin iyiliklerini söyleyerek beğenildiğini belirtme, Övme biçimi, övme yolu Öz: Bir kimsenin benliği, içsel varlığı; bir şeyin temel öğesi (mecaz olarak) ana nokta, can alıcı nokta, ana öğe, bir şeyin en güçlü kısmı, özü, içine arılığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan Özak: Özü ak, özü beyaz, ak öz, beyaz öz Özakay: Özü ak ay, özü beyaz Ay Özal: Özü kırmızı, özü al renkte, gerçek al, Özalp: Özü yiğit, öz yiğit Özarı: Özü temiz özü arı Özay: Özü Ay gibi Özbay: Özü zengin Özbek: Yürekli, doğru, namuslu; Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyu, Bu boydan kimse Özbey: Özü bey Özberk: Özü sert, özü sağlam Özbilen: Herşeyin özünü bilen, az ama öz bilen Özbilge: Özce bilge kişi, özü bilge Özbilgin: Bilgin kimse, özce bilgil kimse Özbilir: Her şeyin özünü bilir Özbir: Özü sözü bir, doğru özlü Özcan: Bir kimsenin kendi öz canı olan Özçelik: Özü çelik olan kimse, sağlam özlü Özçetin: Özü çetin olan kimse, çetin kimse Özçevik: Hemen durum alabilen kimse, çevik kimse Özdal: Dal gibi kimse, özü değerli Özdeğer: Değerli kimse, özü değerli Özdem: "İçsel varlığım olan" özü demir olan, demir özlü Özdemir: Demir gibi kimse, özü demir olan, demir özlü Özden: İçtenlikli kimse, içten davranışlı, içten, soyca temiz; özsu Özdener: İçtenlikli davranan, kimse; soyca temiz yiğit Özdinç: Dinç kimse, özü dinç Özdilp: Özü dilli, tatlı dilli Özdilek: İçten dilenen şey, içsel dilek Özdoğa: Özce doğaya benzeyen kimse Özdoğal: Özce doğaya uygun, doğal kimse Özdoğan: Özce şahin gibi olan kimse Özdoğru: Doğru kimse, özü doğru Özduru: İçsel varlığı duru kimse, temiz kimse, özü duru Özdurul: İçsel varlıkça durulaş, özünü durulaştır, duru özlü ol Özek: Ağacın, bitkinin içi, özü, çalışkan, güç, soluk, nefes, okla Boyunduruğu birbirine bağlayan demir; bir şeyin ortası, göbeği Özel: Yalnız bir tek şeye, bir ereğe ya da kimseye ayrılmış olan; her Vakit görülenden ayrı, alışılmıştan, olağandan ayrı Özen: Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma, özenme Özenç: Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma işi, özenme işi, özen Özer: Özü yiğit, özce erkek, yiğit Özercan: Özce erkek olan sevgili kimse, yiğit ve sevgil kimse Özerdal: Özce yiğit ve dal gibi kimse Özerdem: Özce erdemli kimse, özce iyilikçi, alçak gönüllü kimse Özerhan: Ünlü uçbeyi, ünlü akıncı yiğit Evrenos Gazi'nin dedesi Özerk: Kendi kendini yöneten Özerkin: Özgür kimse, özerk kimse Özerol: Özce yiğit ol Özertan: Özce şafak vakti gibi olan Özertem: Özce erdemli kimse, iyilikçi, alçak gönüllü, erdemli kimse Özge: Başka, ayrı; başka bir yaradılış ve huyda olan; iyi, güzel; Cana yakın, sıcakkanlı Özgebay: Yaradılışça başka ve zengin kimse Özgeer: Yaradılışça başka olan yiğit Özgen: Yapıp ettiklerinden hiç kimseye karşı sorumlu olmayan, özgür Özgenalp: Özgür yiğit Özgenç: Genç kimse, özce genç Özgener: Özgür yiğit Özger: Özge er, başka er, özge yiğit Özgü: Belli bir şeyde ya da kimsede bulunan, başkasında olmayan Özgüç: Özü güçlü Özgül: Pözü gül kimse; özellikle bir türle ilgili olan, o türe özgü olan Özgüleç: Güler yüzlü kimse, özü güleç Özgün: Hiç kimseye benzemeyen Özgünay: Hiç kimseye benzemeyen ve Ay gibi kimse Özgüner: Hiç kimseye benzemeyen yiğit Özgüneş: Güneş gibi kimse, özü güneş Özgür: Başkasının kölesi olmayan, eyleminde kimseye hesap vermeyen, hür Özgürcan: Özgür kimse, başkasının kölesi olmayan can, hür can Özgürel: Özgürce iş gören el Özgüven: İnsanın kendine inanma duygusu, insanın kendi özüne duyduğu güven Özilter: Özü yurdu savunan Özinal: Özü inanç verici Özinan: Özü inandırıcı Özkan: Soylu kan Özkaya: Özü kaya, özü sağlam Özker: Sağlam, sağlıklı, er; temiz yürekli yiğit, özger; iyilikçi; yardımsever Özkul: Özü Tanrı'ya kul olan Özkut: Uğurlu kimse, özü kutlu Özkutay: Uğurlu Ay gibi kimse, özü uğurlu ve Ay gibi güzel kimse Özkutlu: Özü uğurlu, kutlu kimse Özlek: Toprağın özlü, verimli yeri; zaman; doğaüstü güç Özlem: Bir kimseyi ya da sevilen bir şeyi görme isteği, göreceği gelme, Hasret Özlen: Kendini özlet, özlenilecek biri ol; kaynak; küçük dere; ağaç kökü Özler: Göreceği gelir, hasret çeker Özlü: Özü olan, öz bölümü çokça olan; özleşmiş olan; içten gerçek Özlüer: Özü olan yiğit, özlü yiğit Özmen: Özlü kimse, içten kimse Özmuştu: Özü muştu olan, özü müjde olan kimse Özmut: Özü mut getiren, mutluluk veren Özoğuz: Tam Oğuz olan Özok: Özü ok gibi doğru kimse, doğru özlü kimse Özol: Bir şeyin en güçlü bölümü ol, özü ol Özozan: Özü olan kimse, şair kimse Özönder: Gerçek önder olan kimse Özpeker: Özü sağlam yiğit Özpolat: Özü çelik gibi yiğit Özsel: Özü sel gibi olan, kimse; içle ilgili, içsel Özsoy: Özü temiz, soylu kimse Öztan: Gerçek şafak Öztaş: Özü taş, taş gibi sağlam kimse Öztek: Eşi benzeri olmayan kimse, özü tek olan Öztekin: Biricik kimse, benzeri olmayan kimse; öz şehzade, tam bir şehzade Öztimur: Özü demir olan, öz demir Öztin: Gerçek ruh, öz ruh Öztiner: Gerçek ruh olan yiğit Öztok: Herşeye doymuş kimse, özü tok Öztuna: Gerçek Tuna Irmağı Öztunç: Tunç gibi sağlam kimse, özü tunç Öztürk: Gerçek Türk; özü Türk, öz Türk Özüak: Temiz özlü kimse Özüdoğru: Doğru kimse, doğru özlü Özüpek: Sağlam kimse Özütok: Herşeye doymuş kimse Özveren: Kendi özünden, kendinden veren kimse, kendi yararından vazgeçen, Özverili
Pamir:Orta Asya'da yükseltilerle dolu kütle, yayla Par: Çeşme; bahçe, gül bahçesi, alev Parla: ("Parlamak"tan buyruk) ışık saç, tutuşup alev çıkar, ışıl ışıl yan Parlar: Işık saçar, parıltı çıkarır, parlaklık yayar; tutuşur, alev alır Pars: Etoburlardan, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, Yırtıcı bir hayvan Pasin: Eski bir Türk oymağını adı Pekak: Çok beyaz Pekalp: Güçlü yiğit, sert yiğit, pek yiğit Pekcan: Sağlam, dayanıklı can; güçlü can; çok cana yakın Pekçetin: Çok çetin; çok güç Pekdeğer: Çok değer, değeri çok Peker: Sert yiğit, sağlam, dayanıklı yiğit, sıkı yiğit, çok yiğit, pek yiğit Pekin: Kuşkuya yer olmayacak denli kesin Pekiner: Pek yiğit, kuşkuya yer olmayacak denli yiğit Pekintürk: Kuşkuya yer olmayacak denli Türk, kesinlikle Türk Pekkan: Güçlü kan, sağlam kan, dayanıklı kan, sert kan Pekol: Sağlam ol, dayanıklı ol, sert ol, pek ol Pekşen: Çok şen Pektaş: Sert taş, dayanıklı taş Pektürk: Sağlam Türk, dayanıklı Türk, pek çok Türk, tam Türk Pekün: Sağlam san, sağlam ün Perk: Sağlam, güçlü, sert, berk Polat: Sertleştirilmiş demir, su verilmiş demir, çelik; çelik gibi sert Polatalp: Çelik yiğit Polathan: Çelik gibi sert han, çelik kağan Polatkan: Çelik kan, sağlam kan Pusat: Zırh ve korunma araçlarının genel adı; silah
Raci:Sezgi, anlayış, dikkat Rafet: Sert, çatık kaşlı veya Aslan Ragip: Allah'ın kulu Rahim: Herseye gücü yeten Rahmi: Becerikli, atılgan Raif: Dünya,varlık Ramazan: Doğruluk gösteren-Adaletli davranan Ramiz: Cennette ölümsüzlüge kavuşan Rasim: Çok övülmüş, methedilmis Rasin: Beyaz ay,dolunay Rasit: Dürüst, güvenilir Rauf: Mutlu, sevinçli gün Recai: Güçlüklerden yılmayan, hızlı Recep: Beyaz taç, gelin tacı Refet: Aydınlık gece Refig: Din uğruna çalışan Refik: Yüce,ulu Reha: Candan, cana yakın Remzi: Şanı şerefi en yüksek olan Renan: Kızıl kan Resul: Sevdalı,aşık Resat: Kahraman, cesur, savasçi Resit: Yigit,cesur Ridvan: Aslan gibi cesur, savasçı beyi Rifat: Cesur,yiğit Rifki: Cesur,yiğit Riza: Yiğit,hükümdar Ruhi: Tek yiğit, prens Rusen: Sabah günes dogarkenki zaman Rüçhan: Orta Asya'da Tanri dağı,bir Türk boyu Rüstem: Kızıl,al renkli Tug Rüştü: Armağan, hediye
Sağcan:Sağlıklı can, sağlıklı kimse Sağay: Yenisey Türklerine bağlı bir Türk boyunun adı Sağhan: Iyi kağan Sağın saygıdeğer, kutsal kimse; hekim, doktor; Kazak hakanlarının Ünlülerinden biri Sağun: Saygıdeğer, kutsal kimse; hekim, doktor Sağlam: Dayanıklı, kolay bozulmaz; yıkılmaz; zarar görmemiş, bozulmamış; güvenilir, dürüst Sağlamer: Dayanıklı yiğit, yıkılmaz yiğit, güvenilir yiğit Salgır: Akarsu Salgur: Saldırıcı, saldıran; bir Türkmen oymağını başkanı olan Salgur Bey'in adından Salkan: Serin yellere açık yer Salman: Özgür, hiç kimsenin kölesi olmayan Saltuk: Kendi başına bir varlığı olan; Doğu Anadolu'da kurulan Saltukoğulları Beyliği'ni kuran Saltuk Bey'in adından Salur: Oğuzlar'ın Üçok boyuna bağlı bir Türk oymağını adı Sanal: Ün kazan, ünlü ol Sanalp: Ünlü yiğit Sanberk: Ünü sağlam Sancar: Eski Türk adlarından; kısa kama Sançar: Sancar Saner: Ünlü yiğit, tanınmış kimse Sanlı: Çok tanınmış, herkesçe bilinenen, ünlü Sanver: Ünün her yana yayılsın, ünlen Saran: Çevresini kuşatan, çevreleyen; kollarının arasına alan; hoşa giden, beğenilen Sargın insanı saran, çeken, çekici; sevimli; candan, içten, yürekten, tutkun, istekli Sargut: Eski adlardan; açık saman rengi Sarp: Geçilmesi, çıkılması güç, çok dik Sarper: Dikbaşlı yiğit, sarp yiğit Sarphan: Sarp kağan Saruhan: Sarı kağan, sarı han; Saruhan, Selçuk uçbeylerindendi, Manisa'yı alarak Saruhanlı Beyliği'ni kurmuştu
Savaş: Birbirine düşman iki ordunun çarpışması, silahlı eylem Savaşer: Savaşçı yiğit Savaşkan: Iyi savaşan, iyi döğüşen Savtekin: Diri ve biricik; diri canlı şehzade; Anadolu'nun alınışında Emeği geçen bir Türk komutanı Savtunç: Sağlam tunç Sayan: Saygı gösteren, saymak eylemini yapan Sayar: Saygı gösteririr, saygılı Saydam: Içinden ışığın geçmesine ve arkasındaki nesnelerin görünmesine Engel olmayan; parlak düz Saygı: Kişilerin birbirlerine karşı duyumsadıkları çekinme ile karışık sevgi Ve değer duygusu; başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu Saygım: Saydığım kimse, benim saygım Saygın: Saygı gösterilen, güvenilir olan, saygı gören Saygut: Sayılan ve uğurlu, kutlu sayılan Sayguter: Sayılan ve kutlu bilinen yiğit Sayhan: Saygı gösteren kağan Sayıl: Kendini saydır, saygı gör, önemsen Sayıner: Seçkin yiğit, değerli yiğit, saygı gösterilen yiğit Saykut: Sayılan ve kutsal kimse Sayraç: Cıvıldayan, şakıyan, güzel ötüşlü Saytekin: Sayılan ve biricik, sayılan şehzade Sazak: Küçük pınar, kaynak Seber: Arkadaş, dost Sebük: Hızlı, çabuk; sevgili Sebükalp: Hızlı, yiğit, çabuk yiğit, çevik yiğit Sebüktekin: Hızlı ve biricik; hızlı şehzade, hızlı prens Seçen: Iyiyi kötüden ayıran, seçme işini yapan kimse Seçim: Seçme işi; seçim günü doğmuş çocuğa verilen ad Seçkin: Seçilerek en iyi diye ayrılan; benzerleri arasında yüksek Niteliğiyle: Göze çarpan; seçilmiş Seçkiner: Herkesçe beğenilen yiğit Seçmeer: Seçilerek alınmış yiğit Seçmen: Beğenen seçen; bir seçimde oy hakkı olan Seler: Taşkın yiğit, sel gibi yiğit
Selçuk: Küçük sel; tezcanlı, evecen, hızlı; Selçuklulara adını veren Sultan Selçuk'tan Selçuker: Tezcanlı yiğit, hızlı yiğit, evecen yiğit Selek: Eliaçık, cömert
Sencer: Halden bilen kimse; kale, hisar; Çağatay hanlarından birinin adı Sener: Sen yiğitsin Sergen: Sergilenmiş olan, sergi; raf Sert: Kesilmesi, kırılması, çizilmesi ya da çiğnenmesi güç olan, katı, berk Sarsıcı, dayanılması güç; hoşgörüsüz Serter: Sert yiğit Seyhun: Orta Asya'da bir ırmak Sezal: Sezen, sezgili Sezen: Farkına varan anlayan, sezgili duygulu Sezer: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar Sezgin: Sezme yeteneği olan kimse, sezici Sezginer: Sezme yeteneği olan yiğit Sıdal: Biraz olgunlaşmış, erginleşmeye başlamış Sığanay: Alageyik ve Ay gibi güzel Somer: Katışıksız yiğit, tam yiğit Sona: Bir tür ördek, suna; artık ondan sonrası olmayan, sona gelen; (mecaz olarak) son çocuk Sonay: Artık ondan sonrası olmayan Ay; (mecaz olarak) son çocuk Sondal: Artık ondan sonrası olmayan dal; (mecaz olarak) son çocuk Sonder: Son diyen; (mecaz olarak) son çocuk Sonel: Artık ondan sonrası olmayan el; (mecaz olarak)son erkek çocuk, Soner: Artık ondan sonrası olmayan yiğit; (mecaz olarak) son erkek Çocuk, son yiğit Songür: Sonu iyi gelen kimse, sonu gür Sonuç: Bir olayın doğurduğu başka bir olay ya da durum; bir şeyin ucu (mecaz olarak) son çocuk Soral: Sorduktan sonra al Sorkun: Bir tür söğüt Soyalp: Soyu yiğit, soylu yiğit Soydan: Soylu, iyi bir soydan gelen Soydaner: Soylu yiğit, iyi soydan gelen yiğit Soydinç: Soyu dinç Soydinçer: Soyu dinç yiğit Soyer: Soyu er, soyu yiğit, soylu yiğit Soyhan: Soyu han olan, kağan soylu Soykan: Soylu kan Soykurt: Soylu kurt, kurt gibi bir soydan gelen Soykut: Soyu uğurlu kimse, soyca kutlu Soylu: Öteden beri temiz tanınmış, bir aileden olan, soyu temiz olan Soytekin: Soyu biricik, soylu ve tek olan kimse; soylu şehzade Soyuer: Yiğit bir soydan gelen, yiğit soylu Sökmen: Selçuklular çağında Hasankeyf Artuklu Beyliği'ni kuran kimse; Yiğitlere verilen san, yiğit Sönmez: Sürekli olarak yanar, hiç sönmeden yanar Sönmezalp: Hiç sönmdedn yanar yiğit; (mecaz olarak) sonsuza değin Yaşayacak yiğit Sönmezer: Hiç sönmeden yanar yiğit; (mecaz olarak) sonsuza değin yaşayacak yiğit Sözen: Iyi ve güzel konuşan kimse Sözer: Iyi ve güzel konuşan yiğit; sözünün eri kimse Sözmen: Iyi ve güzel konuşan kimse Subutay: Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın ünlü komutanlarından birinin adı Sunal: Sun ve al Sunar: (saygı ile) veriri, gönderir, yollar Sungu: Sunulan şey, birine sunulan şey, bağış, armağan, sunu Sungun: Yetenek; eğilim; armağan edilebilecek nitelikte Sungur: Doğana benzeyen bir alıcı kuş, atmaca, şahin akdoğan Sunguralp: Atmaca gibi ve yiğit, şahin yiğit Sungurtekin: Şahin gibi ve biricik; Süleyman Şah'ın oğlu Süalp: Asker yiğit Süer: Er yiğit, yürekli kişi, asker yiğit Sükan: Yiğit, yürekli, asker kan Sümer: Aşağı Mezopotamya'da bir bölge Sümer ülkesi; M.Ö. 400 Yıllarında bu bölgede devlet kuran bir türk kavmi Süner: Esneyebilir, esnek, uzayabilir, uzar Sünter: Kızıl renkli, çavdara benzer sert buğday Sürel: Süreyle, zamanla ilgili, süreye değgin Süren: Devam eden, sürüp giden; yönetip yürüten; önüne katıp götüren Sürsoy: Soyu sürdür; süren soy
Şahan: Bkz. Şahin Şahin: Küçük kuşlarla beslenen, eğitilerek kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş sınıfı ve bu sınıftan bir kuş, doğan Şahinalp: Şahin gibi yiğit Şahiner: Şahin gibi yiğit Şan: İyi tanınma, ün Şanal: Adın her yanda duyulsun, ünün yaygınlaşsın, iyi ün sahibi ol Şanalp: Ünlü yiğit Şanlı: Ünü yaygın, ünlü, iyi ün sahibi Şanlıbay: İyi ün sahibi ve varsıl kimse Şansal: Adını, şanını her yana duyur, şan ver Şanver: Ünün, şanın her yana yayılsın Şavlı: Bilgili bilgisini iyi kullanan, bilim adamı, bilgin Şaylan: Kendini öven, övüngen; neşe saçan, sevinçli; ince, incelikli, nazik Şaylaner: Neşeli yiğit; incelikli erkek Şen: Yaşamından memnunluğunu davranışlarıyla gösteren, bunu çevresindekilere de yayan kimse, neşeli Şenalp: Neşeli yiğit, şen yiğit Şenaltan: Neşeli ve zengin kimse Şencan: Neşeli ve cana yakın Şendoğan: Neşeli doğmuş kimse Şenel: Neşelen, şen duruma gel Şener: Neşeli yiğit, şen yiğit, şen erkek Şengül: Neşeli ve gül gibi kimse Şengün: Neşeli gün; ve güneş gibi kimse Şeniz: Neşeliyiz Şenkal: Neşeli kal Şenkaya: Neşeli ve kaya gibi kimse Şenol: Her zaman neşeli ol Şensoy: Soyu şen kimse, şen soydan Şenyaşar: Yaşamı şenlik, mutluluk içinde geçer, şen bir yaşam sürer Şimşek: Çok bulutlu, yağmurlu havalarda, buluttan buluta ya da yere elektrik boşalırken oluşan, kırık çizgi biçimindeki çok yoğun elektrik akımı; (mecaz olarak) çok hızlı kimse Şimşeker: Şimşek gibi yiğit Şölen: Eğlenmek ya da bir güzel olayı kutlamak için yapı
Tağalp:Dağ gibi yiğit Talas: Yelin kaldırdığı toz; kasırga, fırtına Talay: Dal gibi ince, Ay gibi güzel; çok büyük göl, deniz Talayer: Dal ve Ay gibi yiğit; çok yiğit; deniz eri denizci Talayhan: Dal gibi kağan Talaz: Dalga, kasırga, fırtına.bkz. Talas Talu: İyi, güzel, seçilmiş, seçkin Taluy: Bkz. Talu Tamar: Bkz. Damar Tamay: Dolunay, ay'ın dolgun durumu Tamer: Bütünüyle yiğit, tam yiğit Tamerk: Tam güçlü, özerk Tamkan: Soylu kimse Tamtürk: Tümüyle Türk, her şeyiyle Türk Tan: Güneş'in doğmasından önceki zaman, şafak Tanaçan: Şafak gibi açılan, aydınlatan Tanaçar: Şafak vaktinde açar Tanağar: Şafak vaktinin kızıllığı, şafak ağırtısı Tanal: Şafağı al; şafak vaktinin al rengi, tan alı Tanalp: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi Tanaltan: Al renkli şafak Tanay: Şafak kızıllığının Ay'ı, şafak vaktinin Ay'ı Tanaydın: Şafak aydınlığı Tanberk: Şafak gibi aydınlık ve sağlam kimse Tanbey: Şafak beyi, şafak vaktinin beyi Tancan: Şafak vakti doğan can Tandoğan: Şafak vakti doğmuş olan Tandoğdu: Şafak vakti doğmuş olan
Tunç: Bakır, çinko ve kalayın karışımından oluşan, pirince Benzeyen koyu kızıl alaşım Tunçal: Kızıl tunç, al renkli tunç Tunçaslan: Tunçtan yapılmış aslan; (mecaz olarak) tunç gibi sağlam, Aslan gibi güçlü Tunçbay: Tunç gibi sağlam ve zengin kimse Tunçbilek: Tunçtan yapılmış bilek; (mecaz olarak) çok güçlü bilek Tunçok: Tunçtan yapılmış ok Tunçsoy: Sağlam soy, güçlü soy, tunç gibi soy Tunçtürk: Tunç gibi Türk Tunga: Alper Tunga adlı söylence yiğidinin adından biri; yiğit, güçlü; Kaplan türünden yırtıcı bir hayvan Turaç: Keklik türünden, eti yenen bir av kuşu Turan: Türklerin Orta Asya'daki en eski yurtlarına eski İranlıların verdiği ad Turgay: Tarlalarda yuva yapan, boz renkli, küçük, ötücü bir kuş, bir tür serçe Çayırkuşu, tarlakuşu, toyga da denir Turgut: Oturulacak yer, konut; ünlü Türk denizcisi Turgut Reis'in adı Turgutalp: Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarında İnegöl kalesini alan Yiğit kişi Turhan: Onurlu, soylu kişi; eski Türklerde kağanın huzuruna izin almadan girebilen, vergi vermeyen ayrıcalıklı kişi; koruyucu kişi, muhafız Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim Tutunç: Tutunulacak şey; (mecaz olarak) kişiyi yaşama bağlayan çocuk Tuyan: Duyumsayan, duyan; semiz, şişman; zengin Tuygan: Duyumsayan, duygulu, duyan Tuygun: Duyumsayan, duyan, duygulu; genç, güçlü Tümay: Ay'ın on dördündeki durumu, dolunay Tümcan: Herşeyiyle can, bütünüyle can Tümer: Her şeyiyle yiğit, tüm yiğit Tümhan: Tam bir kağan gibi olan kimse Tümkan: Soylu kan, tam kan Tümtürk: Her şeyiyle Türk, tam Türk Tünay: Gece doğan Ay, gece Ay'ı Tünaydın: Akşamüzeri söylenen bir esinleme sözü Türe: Görenek ve gelenek, töre; hak ve hukuka uygunluk duygusu Türkalp: Yiğit Türk Türkaslan: Aslan Türk Türkcan: Can türk, sevgili Türk Türkdoğan: Türk doğmuş olan Türkdoğdu: Türk olarak doğmuş olan Türkekul: Türk'ün hizmetinde olan Türker: Yiğit Türk, er Türk Türkkan: Türk soylu Türkmen: Oğuz Türklerinin bir kolu ve bu koldan olan kimse Türknoyan: Türk başkomutanı Türköz: Özü Türk olan Türksan: Sanı Türk olan, Türk sanlı Tüzün: Düzenlilik, düzgünlük; doğruluk Tüzünalp: Düzgün yiğit, doğru yiğit Tüzüner: Düzgün yiğit, doğru yiğit
Uca:Ulu, yüce, yüksek, erişilmez Ucaer: Yüce, yiğit, erişilmez yiğit Ucatekin: Erişimez ve tek olan, yüce ve tek; yüce şehzade Uçan: Kanatlarını açarak yükselen, havada yol alan Uçanay: Gökte uçan Ay gibi olan kimse Uçanok: Uçarak giden ok Uçantekin: Kanatlı şehzade Uçantürk: Havada yükselen Türk, havada yol alan Türk Uçarer: Kanatlarını açarak havada yol alan yiğit, uçar gibi giden yiğit Uçhan: Uç ilde hüküm süren han Uçkan: Uçucu, uçan; kuş uçmayı çok seven Uçkun: Uçmaya düşkün, uçmayı çok seven; anasınca uçmaya alıştırılan yavru kuş Uçman: Uçan insan, pilot Ugan: Bkz. Ogan, Oğan Uğur: İnsana iyilik getirdiğine inanılan doğaüstü güç ya da bir iyiliğin muştucusu sayılan herhangi bir belirti; iyilik kaynağı olan şey Uğural: Uğur sahibi ol Uğuralp: Uğurlu yiğit Uğurata: Uğurlu baba, uğur getiren ata Uğuray: Uğurlu, kutlu ay Uğurcan: Uğur getiren, uğurlu kimse Uğurel: Uğurlu el, uğurlu kimse Uğurol: Kut getir, uğurlu ol Uğurtan: Uğur getiren şafak vakti Uğurtay: Uğur getiren, uğurlu genç Ulaç: Bağlaya, bağlayıcı, bağlaç; (mecaz olarak) yaşama bağlayan çocuk Ulaş: ("Varmak, ardından koşup yetişmek" anlamına gelen "ulaşmak"tan Buyruk) yetiş, eriş Ulu: Çok büyük erdemleri olan, yüce; erişilmez derecede yüksek ve büyük; Ulualp: Yüce yiğit, ulu yiğit Uluant: Kutsal ant, büyük yemin Ulubay: Yüce ve zengin kimse Uluç: Ünlü Türk denizcisi Uluç (Kılıç) Ali Paşa ve yine ünlü Türk denizcisi Uluç Hasan Paşa'nın adlarından Uluçhan: Altınordu Devleti hanlarından biri Uluer: Yüce yiğit, seçkin yiğit Uluğ: Ok büyük erdemleri olan, seçkin, yüce, büyük, yüksek, ulu Uluğbey: Yüce bey, büyük bey; Timur'un torunu, devlet adamı, ozan ve bilgin kişi Uluğtekin: Yüce şehzade Uluhan: Yüce kağan Ulukut: Büyük ve kutsal kimse Ulun: Ucunda temreni olmayan ok, sivri demirsiz ok Ulunay: Yüce Ay, büyük Ay Uluöz: Yüce kimse, seçkin kimse Ulus: Aynı sınırlar içinde, aynı bayrak altında yaşayan insan topluluğu Ulusal: Ulusla ilgili, ulusun malı, ulusa değgin Ulusoy: Yüce bir soydan gelen kimse, yüce soylu, yüce soy Uluşahin: Seçkin, erişilmez yücelikte ve şahin gibi kişi Uluşan: Yüce ad, seçkin ad, yüce ün Ulutan: Yüce tan Ulutekin: Seçkin ve biricik, yüce ve tek; yüce şehzade Ulutürk: Seçkin Türk, yüce Türk Uman: Olması istenilen bir şeyin olmasını dileyen, bekleyen Umar: Bir konu için çözüm yolu, çare; olması istenilen bir şeyi olsun Diye bekler, umut eder Umay: Hint Okyanusu adalarında bulunan güvercin büyüklüğünde Zümrüt yeşili kanatları olan, kemikle beslenen, üzerinde Uçtuğu kişiye zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan masal kuşu, devlet kuşu, devlet kuşu; tanrıça Umut: Ummaktan doğan iç erinci, umulan şey, ümit Umutlu: Umudu olan kimse Ural: Asya'da bir sıradağ; bu sıradağlardan çıkıp Hazer Denizi'ne dökülen bir ırmak Uraltan: Ural Irmağı'nın ya da Ural Dağları'nın şafağı Uruç: İslamlığa göre, yiyip içmede belli bir süre kısıntı yapma yoluyla Tanrı'ya gösterilen kulluk, oruç Usluer: Yaramaz olmayan yiğit Usman: Usu olan kişi; akıllı kişi Ussal: Akla uygun olan, akla yatan Utkan: Ateşli kan, od kan Utku: Birçok emek ve çekinceli uğraşmalar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer Uyar: Isteğe göre davranır uysal Uyaralp: Isteğe göre davranan yiğit, uysal yiğit Uygar: Uygarlığın olanaklarından yararlanan ya da böyle olanakları olan bir ülkede yaşayan Uygu: Iki şey arasında uygunluk ilgisi Uyguner: Yakışır, yaraşır, yiğit; yararlı yiğit, işe yarar kimse Uygur: VII. Yüzyılda Orta Asya'da büyük bir devlet ve uygarlık kurmuş olan Türk ulusu ve bu ulustan olan kimse Uyguralp: Uygur yiğidi Uysal: Yumuşak başlı, söz dinler, söz anlar, uyar Uytun: Kutlu, kutsal Uz: Usta, işe yatkın, becerikli Uzalp: Becerikli yiğit Uzay: Bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk Uzbay: Becerikli ve zengin Uzel: Usta el, becerikli el, işe yatkın el Uzer: Becerikli yiğit Uzcan: Becerikli kimse Uzgör: Geleceği gör, uzağı gör Uzgören: Uzağı gören, geleceği gören Uzhan: Becerikli kağan; bkz. Oğuzhan Uzman: Belli bir işte, belli bir konuda beceri, görüş ve bilgisi olan kimse Uzmen: Usta kişi, becerikli kişi Uztekin: Becerikli ve tek; becerikli şehzade Uztürk: Becerikli Türk
Üçer:Üç yiğit Üçok: Oğuz Destanı'na göre sol kolda bulunan 12 Oğuz boyuna Verilen genel ad Ülcan: Ele avuca sığmaz, çok canlı Ülgen: Ulu, yüce, yüksek, sağlam; iyilik tanrısı Ülgenalp: Yüce yiğit, sağlam yiğit Ülgener: Yüce, yiğit, sağlam yiğit Ülger: Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım yıldız, Ülker Ülke: Bir devletin egemenliği altındaki toprak ya da toprakların tümü, yurt Ülkem: "Benim olan yurt, yurdum, benim olan ülke", Ülkü: Kişiyi umut içinde yaşatan, ulaşılmaya çalışılan yüce dilek, amaç, erek Ülkümen: Amaç sahibi kişi, ülkü kişisi, ülkücü Ünal: Ad sahibi ol, ünlen, tanın Ünalan: Ad sahibi olan, ünlenmiş kişi, ünü olan kimse, iyi ad sahibi Ünalp: Ünlü yiğit Ünay: Ünlü ve ay gibi kimse, ünü olan Ay Üner: Ünlü yiğit Ünkaya: Ünlenen kaya, ünlü kaya; tanınmış ve kaya gibi kimse Ünlen: Herkesçe tanın, ünün her yana yayılsın, ün sahibi ol Ünlü: Herkesçe tanınan, ün salmış olan, tanınmış Ünol: Şan ol, ünlü ol Ünsaç: Her yana ününü duyur Ünsal: Her yana adını duyur Ünsan: Ünlü ve sanlı Ünsay: Tanın ve sayıl Ünsev: Tanın ve sevil Ünseven: Tanınmayı, ünlenmeyi seven Ünsever: Ünlü olmayı sever Ünsevin: Ünlü ol ve sevin Ünsoy: Tanınmış soy, ünlü soy Üntürk: Tanınmış Türk; ünlü Türk Ündoğan: Ünlü doğmuş kimse Ünler: Yüksek sesle bağırır Ünügör: Çok tanınmış, ünlenmiş, ünü yaygın ve çok Ünüvar: Herkesçe tanınır, ünlü Ünver: Her yana adını duyur, çok tanınmış biri ol, ünlen Ürkmez: Korkmaz Ürün: Doğadan elde edilen yararlı şey Üster: Baş olan yiğit Üstol: Baş ol üstün ol Üstünel: Güçlü el, iyi nitelikli el Üstüner: Güçlü yiğit, iyi nitelikli yiğit, üstün gelen yiğit
Varan:Giden, varan Varlık: Var olan her şey; önemli, yararlı, değerli şey; var oluş; para Mal, mülk ve genel olarak zenginlik Varol her zaman yaşa Vural: Vurarak al, vurup al. Vurgun: Vurulmuş çok sevmiş kimse, tutkun
Yağan:Yağmur, kar, yağış Yağış: Yağmur, kar, dolu gibi doğa olayı; yağmur Yağız: Koyu buğday rengi, esmer Yağızalp: Esmer, yiğit, karayağız yiğit Yağızer: Esmer, yiğit, karayağız yiğit Yağıztekin: Esmer ve biricik; yağız şehzade Yağmur: Havadaki su buharının yükseklerde soğuyarak yoğunlaşması sonucu yere düşen su damlacıkları; Oğuz beylerinden biri Yalaz: Ateş dili, ateşin her yana uzanan dili, yalım, alaz Yalazalp: Yalımlı yiğit, yalım gibi yiğit Yalazay: Yalımlı Ay, parıldayan Ay, alevli Ay Yalçın: Düz, çıplak ve dik; düz, kaygan, sarp, dik Yalçıner: Sarp yiğit, dik yiğit Yalçınkaya: Çıkılması güç kaya, dik kaya, büyük, dik ve kaygan kaya Yalçuk: Parlayan, Ay; evren; elçi Yalgın: Ilgım, serap; aşı kalemi almaya ve aşılamaya elverişli ağaç, çiçek Yalım: Ateşin dili, alaz, yalaz, yalaza, alev Yalın: Çıplak; içine başka şey katılmamış, sade; gösterişsiz, süssüz Yalınalp: Katışıksız yiğit, sade yiğit Yalınç: Içine başka bir şey karıştırılmamış, tek bir şeyden oluşan Yalkın: Yalnız, tek, tek başına; ince, zayıf Yalman: Düz, çıplak ve yassı taş; mızrak ucu; dik, sarp, yalçın Yaltıray: Parlak ve parıldayan; parlak ışık saçan Ay Yalvaç: Tanrı'nın habercisi, Tanrı elçisi Yamaç: Dağın eğik yüzeyi, eğik yanı, bayır; karşı Yaman: İşbilir, kurnaz, becerikli Yamaner: İşbilir yiğit, becerikli yiğit Yamanöz: Becerikli kimse, işbilir kimse, yaman kimse Yamansoy: İşbilir bir soydan gelen Yankı: Sesin bir yere çarparak dönmesiyle duyulan ikinci ses Yarkın: Güneş ışığı, güneş aydınlığı; şimşek Yaşa: Hiç ölmez, ölmez yaşamını sürdürür Yaşar: Yaşamını sürdürür, hiç ölmez, yaşayıp gider Yaşın: Işık, yıldırım, şimşek Yavuz: Çok sert, yaman, yürekli, korkusuz Yavuzalp: Korkusuz yiğit, yaman yiğit Yavuzcan: Yürekli, korkusuz kimse Yavuzer: Korkusuz yiğit, yaman yiğit Yavuzsoy: Korkusuz soy, yürekli soydan kimse, yaman bir soydan gelen kimse Yeler: Rüzgar gibi yiğit Yeltekin: Rüzgar gibi ve tek olan; yel gibi şehzade Yenal: Yenerek al Yener: Oyun, yarış, savaş gibi şeylerde karşısındakine üstün gelir Yenerol: Üstün gelen ol, üstün gel Yengi: Üstün gelme, yenme, utku, zafer Yenisey: Orta Asya'nın en büyük ırmaklarından birinin adı Yetkin: Yetişkin, olgunlaşmış, erişmiş Yetkiner: Yetişkin yiğit, olgunlaşmış yiğit, olgun yiğit Yıldıralp: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit Yıldıray: Parıldayan Ay, ışık saçan Ay Yıldırer: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit Yıldırım: Büyük bir ışıkla gürültü çıkararak hava ile yer arasında olan elektrik Boşalması, şimşek; Osmanlı İmparatoru Yıldırım Beyazıt'ın adından Yıleri: Yılın yiğidi (mecaz olarak) o yıl doğan erkek çocukların en yiğidi Yılmaz: Hiçbir şeyden korkup çekinmez Yiğit: Güçlü ve yürekli; delikanlı, genç, genç adam Yiğitalp: Yiğitler yiğidi, erler eri Yiğitcan: Güçlü ve yürekli kimse Yiğiter: Güçlü ve yürekli erkek Yinanç: İnanılan şey, inanç Yolaç: Gidilecek bir çığır yarat Yönal: Belli bir yana doğru dön Yönder: Önde giden kimse, önder Yönel: Belli bir yana doğru dön Yöntem: Bir işte tutulacak yol, ereğe ulaşmak için tutulacak özenli yol Yörük: Hayvancılıkla geçinen göçebe bir Türkmen oymağı ve bu oymaktan olan kimse Yurday: Yurdun Ay'ı yurda Ay olan kimse Yurdaer: Yurda er olan kimse, yurdun yiğidi Yurdahan: Yurda kağan olan kimse Yurdaışık: Yurda ışık olan kimse Yurdakul: Yurda hizmet eden, yurda kul olan kimse Yurdal: "Yurt kazan" anlamında Yurdaşen: Yurdu şenlendiren, yurda şenlik olan Yurdun: Yurda ait olan Yurduşen: Ülkesi, yurdu şen kimse Yurtseven: Ülkesini, yurdunu sever. Yüce: Yüksek, büyük, erişimez, ulu Yücealp: Büyük yiğit, erişilmez yiğit, ulu yiğit Yüceer: Erişimez yiğit, ulu yiğit Yücel: Yüce bir duruma gel, yüceleş, büyüdükçe büyü, yükseldikçe yüksel, Büyük ol, ulu ol Yücelen: Yükselen, ulaşılmazlaşan, ululaşan, yüceleşen Yücelt: Yüce bir duruma getir, yüceleşmesini sağla, yükselt, ululaştır, Erişilmez kıl Yücelten: Yüce, ulu bir duruma getiren, ululaştıran, yükselmesini sağlayan Yükselten, erişilmezleştiren, ulaşılmaz kılan Yücesan: Erişilmezleşmiş ad, ulu ad Yücesoy: Erişilmezleşmiş soy, ulu soy Yücetekin: Ulu ve biricik; ulu şehzade Yüksel: Yükseklere çık, yücel; ilerle Yükselen: Yükseklere çıkan; ilerleyen