_ ___ ___
   
 
  cocuklara hikayeler3

1.IHLAMUR İLE HATMİ

Bir köşkün arka bahçesinde bir hatmi ile bir ıhlamur ağacı vardı. Bunlar yıllardır arkadaşlık eder, etraflarındaki çimlere verilen sulardan yararlanıp çiçek açarlardı. Köşktekiler hatminin beyaz çiçeklerini toplarlar, kışın süt içinde kaynatıp içerler;  böylece öksürük ve soğuk algınlıklarını geçirirlerdi. Ihlamurun çiçekleri pek güzel kokardı. Onları da toplayıp kurutur ve çay gibi içerlerdi.

Bir yaz günü köşke bir akraba ailesi misafir geldi. Çocukları için salıncak kurmak istediler ve ucunda halka olan kocaman bir vidayı ıhlamurun kalın gövdesine batırıp çevire çevire iyice içeri soktular. Zavallı ıhlamurun canı çok yandı. Halkaya ip bağladılar ve halkanın öbür ucunu hatminin dallarından birine taktılar; iplere kilim dolayarak salıncak kurdular. Yine misafir çocukları Yağız ve Kaan’ı oturttular. Halil çocukları sallamaya başladı.

Her sallanışta hatminin kökleri sarsılıyor, ıhlamurun içine giren vida onun canını yakıyordu.

Halil çok iyi çocuktu; ıhlamur ve hatminin haline üzülüyor, ama duygularını Yağız ve Kaan'a anlatamıyordu. Misafir çocuklar ise sallanmaktan son derecede memnundular.

— "Daha hızlı salla, daha hızlı salla," diye bağırışıyorlardı. Fakat, salıncak hızlanınca hatmi artık dayanamadı ve ipin bağlı olduğu dal kopuverdi. İki çocuk bir anda kendilerini çimler üzerinde buldular. Düşerken çok korkmuşlardı. Halil onların korkularını gidermeye çalıştı ve çocukları eve götürdü. Sonra geri dönüp vidayı ıhlamurdan çıkardı. Hatminin kopan dalından beyaz bir su akıyordu. Sanki hatmi başına gelenlere ağlıyor gibiydi. Halil biraz toprak aldı, su ile karıştırarak bir bulamaç yaptı, sonra hatminin kanayan yerine sürdü.

Bu merhem hatmiye çok iyi gelmişti. Acısı biraz hafifleyen hatmi ıhlamurun durumunu öğrenmek istedi.

— "Nasılsın ıhlamur kardeş," dedi. Ihlamur,

— "Vidanın girdiği yer hâlâ acıyor," diye cevap verdi.

İşte tam bu sırada Halil, ıhlamurla hatminin konuşmalarını duymuş gibi, elinde kalan küçük bir parça çamuru vidanın çıkarıldığı deliğe soktu. Böylece ıhlamurun yaraları da kısa zamanda kapandı. İki ağaç, kendilerinin de canlı olduğunu ve incitilmemeleri gerektiğini iyi bilen Halil'e dua ederek uzun yıllar yaşadılar.


2.ÜÇ BEYAZ KELEBEK

Bir ilkbahar sabahıydı. Güneş prıl pırıl altın ışıklarını yer yüzüne yolluyordu. Bu ışınları gören kozalardan o sabah üç beyaz kelebek çıktı. Çok büyük ve tül gibi ince bembeyaz kanatları vardı.

Üçü birden kendilerini bir bahçenin çiçekleri arasında buldular. Önce keşif uçuşuna çıkıp bahçeyi dolaştılar. Sonra dinlenmek için biri kırmızı bir güle, diğeri top gibi bir ortancaya, üçüncüsü de turuncu kadife çiçeğine kondular. Dinlenirken kanatlarını dikleştirip birleştirmişlerdi.

O sırada annesi, henüz on dört aylık olan Zeynep'i temiz hava alması için bahçeye çıkardı.

Annesi, küçük kıza üzerinde mavi ve beyaz çiçekleri olan bir elbise giydirmişti. Başında koyu pembe küçük kenarlı hasır bir şapka vardı. Şapkanın üzerinde ince beyaz bir kurdela fiyonk olmuş arkasından sarkıyordu. Zeynep, yumuşacık beyaz küçücük pabuçlarının burunlarına basıp topuklarını kaldırarak pıt pıt yürümeye çalışıyordu.

Kelebekler şapkayı görünce,

— "Aman ne büyük bir çiçek!" diyerek üçü birden hasır şapkanın kenarına kondular. Fakat çocuk koşmaya başlayınca akıllı olan kelebek bunun bir çiçek olmadığını hemen anladı.

— "Çabuk kaçalım, bu insan yavrusu, bizi yakalarsa ölürüz," dedi. Fakat onun kadar akıllı olmayan ikinci kelebek meraklandı ve pır diye uçup kızın incecik koluna konuverdi.

Küçük kız kelebeği kolunda görünce yiyebileceği bir şey sandı. Henüz suya "buu", yemeğe "mama" diyecek kadar konuşabiliyordu.

Onun için kelebeği "mamma" diyerek ağzına atıverdi. Zavallı kelebek ne olduğunu anlayamadan kendini ıslak ve karanlık bir yerde buldu.

Annesi, Zeynep'in ağzına birşey attığını son anda fark etti.

— "Ağzında ne var" diye sorunca küçük kız,

— "Mamma" demek üzere ağzını açtı.

Böylece kelebek pırrrr! diye uçup canını kurtardı. Fakat kanatlarından biri ıslanmıştı. Tanrı bunu gördü ve hemen güneşe ısıtması için emir verdi. Güneş altın ışıklarını kelebeğin ıslak kanadına yollayarak kuruttu. Kelebek artık rahatlamıştı. Hemen arkadaşlarının yanına gitti. Akşama kadar çiçekten çiçeğe, daldan dala uçup durdular. Güneş batarken her üçünün de sadece birer günlük olan ömürleri bitmişti.

 

 

 

SAAT
 
 

 

-------DUYURULAR-------

selamün aleyküm siteme hoşgeldiniz yorumlarınızı bekliyorum ziyeretçi defterimde ve reklamlarıma tıklarmısınız en altta :)

-------DUYURULAR-------

HTMLKODLER


HABERLER
*
gazeteler
 
Yeni Sayfa 1
dost siteler
_ ___ ___ __ __ __ _
 

Dost Siteler

www.muciznuma.tr.gg

www.neyyire.blogcu.com

www.konusur.com

www.nazenince.blogcu.com

 
Bugün 96 ziyaretçi (116 klik) kişi burdaydı!
 Türkçe Program Seti  _ _ _ ___ ___ _

Otel Yorum

Tatil Turları

Ekonomik Tatil _ _ Yeni Sayfa 2

link değişim, seolu link, seo, toplist, link değişim,Ücretsiz Backlink Cool Text: Logo ve Grafik Üreteci Türkçe içerikli siteler rehberi website statistic MRP Tekstil Oto Yıkama makinesi
SüperTeklif'e üye ol, sen de kazan!
muciznuma
_ _

Google


Yukarı çık
__ Reklammatik'e üye ol, sen de kazan! _ http://secure.reklammatik.com/member_main.php?page=new_member_link&refererid=9a208b28a38196f3cae925bdfb034d0e __ SüperTeklif'e üye ol, sen de kazan! http://www.superteklif.com/SuperUye/SuperUyeFormu.aspx?bid=45eac0ff-c4e7-403f-9875-c8d746636495 Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol