ATALAR SÖZÜ (Sadi G. KIRlMLI)
Selim Nüzhet Gerçek'in önsözü ve bibliyografyası ile 1939'da yayımlanmış
olan bu eserde 2742 atasözü ve 2140 deyim, ayrı ayrı bölümlerde verilmiştir.
Kitabın önsözü şöyle başlıyor:
Atalar sözü ağızdan ağza dolaşan ve az kelime ile çok mana ifade eden söz
demektir.
1-
Atasözlerinin özellikleri üzerine yukarıda yaptığımız açıklamalar bu
tanımın eksiklerini ortaya koyacağı için burada o özellikleri yinelemeyeceğiz.
Şu kadar söyleyelim ki bu tanıma göre ayaklı kütüphane, asık suratlı, yan
çizdi, sağı solu yok gibi sözleri atalarsözü saymak gerekir.
2-
Bu eserde tabir (deyim) için hiçbir tanım yoktur. Ancak önsözde şunlar vardır:
Atalarsözü ve tabirler, her ne kadar zahiren birbirlerine
benzerlerse de aralarında oldukça mühim bir fark vardır.
Bu sebepten biz onları bu risalede ikiye ayırmaya çalıştık.
Kitapta, iki söz çeşidi arasındaki oldukça mühim farkın ne olduğu
açıklanmamış, iki söz çeşidini ayırma işine özel bir önem verildiği halde
atasözleri bölümüne birçok deyimler, deyimler bölümüne birçok atasözleri
konulmuştur. Şu sözler -yanlış olarak- atasözleri bölümünde yer alanlardan
birkaç örnektir:
Alan da pişman satan da - Borç benim kasavet senin mi - Davul çalsan
işitmez - Delik büyük yama küçük - Emeği sağdıç emeğine döndü - Gökte
ararken yerde buldu - Gözün üstünde kaşın var dedirtmez - Körler mahallesinde
ayna satmağa benzer - Mal benim değil mi denize atarım - Nefsine kıyas et -
Taraveti giden yemişin hazmı güç olur - Sükütu mera-i dana hasmını ilzam
için saklar.
Görülüyor ki bu sözlerin kimisi deyimdir; kimisi ise ne atasözü ne deyimdir.
Atasözleri bölümünde yer alması gerekirken deyimler bölümünde gösterilen
sözlerden örnekler:
Azıcık aşım kaygısız başım.
Bin nasihatten bir müsibet yeğdir.
Düşmez kalmaz bir Allah.
Ekmeden biçilmez.
Her yiğidin yoğurt yiyişi vardır.
Hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur.
Huy canın altındadır.
Oğlumu doğurdum ama gönlünü doğurmadım.
Tırnağın varsa başını kaşı.
Yalancının evi yanmış kimse inanmamış.
3-
Bu eserde aynı sözün iki ayrı söylenişinden birinin atalarsözü, ötekinin
deyim olarak gösterildiği de vardır. Örneğin, atalarsözü bölümündeki:
Huy canın altındadır, can çıkmadıkça huy çıkmaz.
Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa.
sözleri, deyimler bölümünde şu biçimlerde bulunmaktadır:
Huy canın altındadır.
Sen dede ben dede bu atı kim tımar ede.
:::::::::::::
TÜRKÇE TABİRLER SÖZLÜĞÜ (Mustafa Nihat ÖZÖN)
1943'te İstanbul'da Ahmet Sait Matbaası'nda basılmış ve
Remzi Kitabevi'nce yayımlanmıştır. 44 artı 400 sayfadır. İçin
de 4000'e yakın deyim vardır. Yazar, bu sözlükteki deyimleri, adlarını
verdiği 7 eserden toplamış; bunlardan birçoğunun metinler içinde
kullanılışına örnek seçmek için de yine, adlarını verdiği, 15. yüzyıldan
günümüze kadar yazılmış 87 yapıttan yararlanmıştır.
Kitabın önsözünde deyim''in nitelikleri şu sözlerle belirtilmektedir:
Tabir ile, birden fazla kelimenin vücuda getirdiği anlam demek istiyoruz.
Tek kelimenin, manasındaki tabir kılığında görülen anlam sözcüklerce
kaydedilebilir. Onun için, biz bu kitabın düzenlenmesi sırasında bu esası
tuttuk. Tabirlerde, çokluk mecaz ve kinaye bulunmakla beraber, tek
kelimenin mecazlı ve kinayeli kullanılışı o kelimenin bir tabir halini
alması sayılamaz.
1-
Deyim, birinci tümcede anlam olarak, son cümlede söz olarak
düşünülmektedir. Bu noktaya değindikten sonra deyimin anlam olarak
nitelenmeyeceğini kitaptan rasgele aldığımız bir örnekle açıklayalım:
Kitapta karışık ve felaketli zaman sözleriyle belirtilen bir anlam var.
Birden çok sözcüğün oluşturduğu bu anlama deyim adı verilebilir mi?
Şüphe yok ki hayır! Ama bu anlamın özel kalıbı olan ana baba günü
biçimindeki söze deyim adı verilir.
2-
Mustafa Nihat Özen yukarıya aldığımız sözlerinin son cümlesinden de
anlaşılacağı üzere- tek sözcüğü deyim saymamaktadır. Şu halde kitabında
deyimler arasına böyle sözcükleri almaması gerekirdi. Oysa bunları da
almıştır. İşte örnekleri: Açıktan - Açmaz - Ağalık - Ağızdan - Akılca -
Akıllı - Akşamcı - Aptessiz - Arkalı - Arkalık - Arkasız - Ardınca
- Asılası - Aylıklı - Azıcık - Baba - Babacan - Babaç - Babalı - Bacaksız
- Başlıca - Başlıksız - Baştakiler - Baştan - Belalı - Besmelesiz - Beyinsiz - Bican - Billah - Birlik - Birden
- Biri - Bogazlı - Boğazsız - Boşuna - Boydan - Boysuz -
Buyur - Buyurun - Can - Candan - Cangah - Canım - Ça-
mur - Çenebaz - Çeneli - Çulsuz - Dağlarca - Delişmen -
Dilbaz - Dillenmek - Dilli - Eyvallah.
3-
Özön şöyle demektedir:
Atasözleri ile tabir arasındaki farkı kısaca şöyle anlatmak
kabildir: Atasözleri bir hüküm anlatır tabir ise bir durum
bildirir. Dumanlı hava aramak (kurt dumanlı havayı sever).
-Ayağıyla gelmek (ayağıyla gelene ölüm olmaz). - Alçak eşek (alçak eşeğe
kim olsa biner). - Ayağı taştan sakınmak (itin ayağını taştan mı sakınıyorsun?).
- Altın anahtar (altın anahtar her kapıyı açar) vb.
a) Burada ayraç dışındaki sözlerin deyim, ayraç içindekilerin de atasözleri
örneği olarak verildiği anlaşılıyor. Ancak İtin ayağını taştan mı
sakınıyorsun? sözü, atasözü değil, deyimdir. Ayağı taştan sakınmak diye bir
deyim de yoktur.
b) Atasözleri bir hüküm anlatır denmekle atasözlerinin gerçek ayırıcı
özelliği belirtilmiş olmuyor. Çünkü bir hüküm (yargı) bildirmesine karşın
atasözü olmayıp deyim, ya da bayağı söz olan sayısız tümce vardır. Bunu,
Ebüzziya'nın Durubi Emsal-i Osmaniyye'sini incelerken de açıklamıştık.
c) Özön, atasözlerini tanımamız için atasözleri bir hüküm anlatırdan
başka ölçü de vermiyor. Bu ölçüye göre, kitapta deyimler arasında bulunan:
Açmaza düşmek.
Ağızdan çıkanı kulak işitmemek.
Önayak olmak. gibi sözler,
O açmaza düştü.
Filancanın ağzından çıkanı kulağı işitmiyor.
Bu işe ben önayak oldum.
biçiminde yargı bildiren kılıklara girerlerse atasözü sayılacaklar.
Yine bu ölçüye göre kitapta deyim olarak gösterilen:
Çingene haraççısına benzer.
Onunla cennete bile gitmem.
Olur olmaz dua ile defulacak bela değil.
gibi sözler, yargı bildirdikleri için, atasözüdürler(!)
4-
Yalnız deyimleri içine almak üzre hazırlanmış olan bu eser
de atasözleri de yer almıştır:
Ahlatın iyisini dağda ayı yer.
Armudun iyisini ayı yer.
Allah sekizde verdiğini dokuzda almaz.
Anasına bak, kızını al.
Beş parmak bir değil.
Can cümleden aziz.
Çocuktan al haberi.
El mi yaman, bey mi yaman?
5-
Deyimler arasında, deyim olmayan birçok söz bulunmaktadır. Örnekler:
Acı patlıcan - Zehir gibi acı - Aç kurt (gerçek anlamda) - Dükkan açmak -
Ağır hastalık - Ağır iş - Kalp akçe (gerçek anlamda) - Akıl kabul edecek şey
değil - Akşam namazı (gerçek anlamda) - Vallah - Billah - Bismillah - Elhamdülillah -
Estağfurullah - Fesüphanatiah - İbadullah - İnşallah - Veliyyullah - Min
tarafillah - Baç almak - Kız atmak - Arap atı (gerçek anlamda) - Av kuşu
(gerçek anlamda) - Toz almak - Boy entarisi - İş buyurmak - Ne buyurulur -
Buyurun gidelim - Gene buyurun inşallah - Bokluca bülbül (gerçek anlamda) -
Temel çivisi (gerçek anlamda) Ay gördüm Allah amentü billah, aylar mübarek
olsun elhamdülillah.
:::::::::::::
TÜRK ATA SÖZLERİ (Mustafa Nihat ÖZÖN)
1952'de yayımlanan birinci baskısı 8257 numaralanmış atasözü ile 1470
numaralanmamış deyimi, 1956'da yayımlanan ikinci baskısı 8600 numaralanmış
atasözü ile 2250 numaralanmamış deyimi içine alan bu eserin önsözünde
şimdiye kadar çıkmış olan belli başlı atasözü kitaplarında görülmüş
olanların toplandığı söylenmekte ve kaynaklar şöylece belirtilmektedir:
Velet İzbudak tarafından yayımlanan Atalar Sözü, Şinasinin, Ebüzziya'nın,
Vefik Paşa'nın atasözlerini derleyen kitapları, Divanü Lügat-it Türk ve
Lehçe-i Osmani.
Yazar, Şinasi'nin atasözü için söylediği hikmet-ül-avam tanımını
benimsemekte Ebüzziya'nın atasözüyle deyim için verdiği tanımları da kabul
etmiş görünmektedir. Bundan başka iki çeşit sözü ayrı ayrı göstermek için
atasözlerini kitabın metnine deyimleri de sayfa altlarına koyduğunu
bildirmektedir.
Şimdi düşüncelerimizi sıralayalım:
1-
Atasözleri bölümünde pek çok deyim ve başka söz vardır.
Aşağıdaki maddeler, atasözleri bölümünde karışık olarak yazılı bulunmaktadır.
Biz bunlar arasından on tane atasözü seçerek listenin ön sırasına alıyor,
arkasından da atasözü olmayanları veriyoruz:
İki el bir baş içindir.
Bal bal demekle ağız tatlılanmaz.
Körün isteği bir göz, ikisi olursa ne söz.
Yoldan kal, yoldaştan kalma.
Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun.
Can çıkar, huy çıkmaz.
Say beni, sayayım seni.
Akacak kan damarda durmaz.
Et tırnaktan ayrılmaz.
Mal canın yongasıdır.
Kancayı taktı - Ocağı söndü - Mekik gibi seğirdir - Islak kargaya dönmüş -
Cin gibi aklı var - Aramakla ele geçmez - Parası çok aklı az - Diliyle
yakalandı - Çaylak yavru kapar gibi - Eser savurur - Horoz ibiği gibi bir
yana sallanır - Mecnun gibi beyabanda gezer - Yaka yıka bitiremedi - Gavur
gemisi gibi yan gider - Yaz yağmuru gibi gelir geçer - Hancı tavuğu gibi
yolcu artığından geçinir - Paçaları sıvayıp da girişti işe - Kulağında davul
çalınır - Cennet kuşu, bir şeye aklı ermez zavallı - Baba oğlunun fenalığını
istemez - Lakırdı ile iş bitmez - Fen söz çekilmez - Ceviz ile ekmek yemesi,
güzel ile muhabbet etmesi iyi olur.
Görelim ayine-i devran ne suret gösterir.
Kesilse riştesi şem'in ziyası artar eksilmez.
Gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur.
Cahilin alim katında sözünün miktarı yok,
Kendi eşek, giydiği çul, başının yuları yok.
Cehd eyle malını etme israf,
Düşmana kalırsa da dosta olma muhtaç.
2-
Deyimler bölümünde pek çok atasözü ve başka söz vardır. Aşağıdaki maddeler
deyimler bölümünde karışık olarak bulunmaktadır. Biz bunlar arasından on
tane deyim seçerek listenin ön sırasına alıyor, arkasından da deyim
olmayanları veriyoruz:
Aralığa gitmek - Baş göz etmek - Çantada keklik - Dirsek çevirmek - Eski
göz ağrısı - İçli dışlı - Kapağı atmak - Kör döğüşü - Su götürür - Uzun
uzadıya.
Görünüşe aldanma.
Amca, baba yarısı.
Deliden uslu haber.
Soran yanılmamış.
Yaşa yaşa gör temaşa.
Kavganın iyisi olmaz.
Yarım elma gönül alma.
Bir inat bir murat.
Varak-ı mihr ü vefayı kim okur kim dinler - Vera-yi perdede esrar var zuhur
edecek - Uyku geldi bedene ne mutlu kalkıp gidene - Gele gide - Vaktinde
gerek - Bildiğin gibi değil - Soygun vermiş abdala döndü - Tazıya dönmüş -
Yabanın ayısı - Küp gibi - Çiçek gibi - Yılan gibi - At gibi - Eşek gibi
çalışır - İpliğe bamya dizer gibi - Kediyle köpek gibi - Daha çelik çomak
oynar - Söz anlamaz - Allame kesildi - Çattık belaya müstef'ilatün - Dediği
geldi çıktı.
3-
Aynı nitelikte olan, dahası kimi sözcük ve çekim değişikliğinden başka
aralarında ayrım bulunmayan pek çok maddeler kitabın hem atasözleri
bölümünde, hem deyimler bölümünde gösterilmiştir:
Adı kaale alınmaz. (Atasözleri bölümündedir)
Adı kaale gelmez. (Deyimler bölümündedir)
Çanak açıyor. (Atasözleri bölümündedir)
Çanak tutmak. (Deyimler bölümündedir)
Çıktı dokuza inmez sekize. (Atasözleri bölümündedir)
Binmiş dokuza inmez sekize. (Deyimler bölümündedir)
Atın ürkeği yiğidin korkağı. (Atasözleri bölümündedir)
Atın dorusu yiğidin delisi. (Deyimler bölümündedir)
Dolap beygiri gibi döner. (Atasözleri bölümündedir)
Değirmen beygiri gibi dolaşır. (Deyimler bölümündedir)
El yumruğunu yemeyen kendini kahraman sanar. (Atasözleri bölümündedir)
El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır. (Deyimler bölümündedir)
Anasından emdiği süt burnundan geldi. (Atasözleri bölümündedir)
Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. (Deyimler bölümündedir)
Deliden al uslu haberi. (Atasözleri bölümündedir)
Deliden uslu haber. (Deyimler bölümündedir)
Kurtla koyun kılıçla oyun. (Atasözleri bölümündedir)
Kurtla koyun bir arada olmaz. (Deyimler bölümündedir)
Acı acıyı bastırır. (Atasözleri bölümündedir)
Acı acıya su sancıya. (Deyimler bölümündedir)
Sağlık hastalık bizim için. (Atasözleri bölümündedir)
Hastalık sağlık bizim için. (Deyimler bölümündedir)
Yiğidim yiğit olsun da durağım çalı dibi olsun. (Atasözleri bölümündedir)
Erim er olsun da yerim çalı dili olsun. (Deyimler bölümündedir)
Her tarladan bir kesek. (Atasözleri bölümündedir)
Her tarladan bir nakil, her adamdan bir akıl. (Deyimler bölümündedir)
Horoz akıllı adam. (Atasözleri bölümündedir)
Horoz akıllı. (Deyimler bölümündedir)
Kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğrur. (Atasözleri bölümündedir)
Kazanırsan dost kazan. (Deyimler bölümündedir)
Şeriat zahiredir. (Atasözleri bölümündedir)
Şeriat zahire hükmeder (Deyimler bölümündedir)
Var Marko Paşa'ya derdini yan. (Atasözleri bölümündedir)
Derdini Marko Paşa'ya anlat. (Deyimler bölümündedir)
4-
Mustafa Nihat Özön, kaynak olarak seçtiği eserlerde ne
varsa, hiç bir değerlendirme süzgecinden geçirmeyerek hepsini almıştır.
Bundan dolayı:
a) Kaynaklarda kimi zaman yanlış, değişik biçimlerle yazılı bulunan aynı
söz, bu kitapta da -doğru ve yanlış olarak- birkaç kez yer almıştır.
b) Kitaba ne atasözü ne de deyim olan birçok sözler girmiştir.
Bu durum, kitaptaki söz sayısını, gereksiz yere, çoğaltmıştır.
5-
Özön, kaynaklarının yapmadığı bir işi yaptığını, yani atasözleriyle
deyimleri ayrı ayrı gösterdiğini söylemektedir. Ama yukarıda örnekleriyle
gösterdiğimiz gibi bu bir ayırma değil, karıştırma olmuştur.
|